bugün

bu dünya malum bir imtihan yeridir. dolayısıyla kimimiz cennete kimimiz cehenneme gideceğiz. kulislerde konuşulduğu üzere cennete gidecekler dünyada yaklaşık 1.5 milyar nüfusa sahip müslüman kesim. tabi bu sansasyonel iddiaya ilişkin bir şeyler söylemek lazım.

dünyada cennete bu 1.5 milyarın gideceğini söylemek bir vehim sadece. belki de insanın kendini kandırması. bunun arkasındaki psikoloji de "elhamdülillah müslümanım" demenin yeteceği sanısıdır. tabi düşünceyi tek bir ayet yerle bir ediyor: "insanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece «iman ettik» demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?" (ankebut 2)

lakin konumuz tam olarak bu değil. konumuz cennete ve cehenneme gidecekler. daha doğrusu kimin cennete, kimin cehenneme gideceği.

bu mesele okuldaki not sistemine benziyor. teşbihte hata olmasın, okulda sınıf geçerken çeşitli faktörler hesaba katılır. öğrencinin sınıfı geçmesi için, "ben iyi bir öğrenciyim" demesi yetmez. not ortalamasına bakılır. not ortalamasından önce, baraj dersler vardır tabi. bunlar: tevhid, nübüvvet ve mead.

tevhid, allah'ın birliği, otoritesi, kanun koyuculuğu, hüküm sahipliği; kısaca kainatın patronu olmasıdır. hayatın merkezine Allah'ın konmasıdır. Yaparken, düşünürken ya da hissederken Allah'ı hesaba katmak, merkeze almak demektir. Bu, en önemli baraj derstir. bu dersten geçemeyenin sınavdan geçmesi mümkün değildir. Zira tevhidin zıttı şirktir ve Allah'ın affetmeyeceği tek kesim müşriklerdir:

"Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; ondan başka günahları dilediği kimse için bağışlar. Kim Allah'a ortak koşarsa büsbütün sapıtmıştır."(nisa 116)

Diğer baraj dersler de nübüvvet ve mead. yani peygamberlik müessesesi ve ahiret inancı. peygamberler allah'ın kulu ve elçileridir. kimilerine kitap göndeirlmiştir. son peygamber muhammed aleyhisselam ve ona gönderilen kitap kur'an'dır. öte yandan dünya ahiretin tarlasıdır. bu dünyadan sonra cennet, cehennem vardır.

baraj dersler bunlar. fakat burada dikkat edilmesi gereken nokta şu ki, kişiyi bunlara teorik olarak inanması yetmez. nasıl bir öğrencinin edebiyatın varlığına ve gerekliliğine inanması, onun edebiyattan geçmesini sağlamıyorsa, tevhid, nübüvvet ve mead'a inanmak bunlardan geçmeyi sağlamaz.

bu derslerden geçmek için, derslerin gereğini yerine getirmek lazım gelir. tevhid, bir yaşam biçimidir. allah'ı merkeze almaktır. peygamberler de bizim için hayatın her alanı için örnektir. kuran hayat kitabıdır. her an ölecekmiş gibi yaşamamız gerekir. yaptıklarımızdan sorulacağımızı bilerek yapmamız gerekir. sonuç şu ki, teorik yetmez, teorinin pratik gereklerini de yerine getirmek lazım gelir.

tabi okul dersleri baraj derslerden ibaret değil. hatta her dersin önem derecesi de aynı değil. bunların yanında, önemli derslerden birkaçını zikredelim. mesela "emri bil maruf ve nehyi anil münker." yani iyiliği emretmek, kötülükten sakınmak. yoksulu doyurmak. yetime bakmak. anne-babaya hürmet, saygı. adil olmak. "yeryüzünde iktidar sahibi olunca zulmetmemek."

Yani elin gavuru, yoksula yardım ediyorsa, yetime bakıyorsa, iyi şeyler yapıyorsa bunların karşılığını görecektir. çünkü nasıllığını tam olarak bilmesek de Allah adildir.

önemli olan, kişinin yaptıkları: "Herkese yaptığının karşılığı tam olarak verilir. Allah, onların yaptıklarını en iyi bilendir."(zümer 70)

ahiret, cem yılmaz'ın tahayyüllerinin çok üstünde bir niteliğe sahip. yani "sen geç", "sen kal" mantığı yok orada.

bütün bunlara ek olarak "niyet" sorununa ilişkin de bir şeyler söylemek gerekir. insan karnesini "pekiyi"lerle doldurabilir. ama bu geçmesi için yetmez. çünkü bunları ne için yaptığı önemlidir. insan tanınmak, popüler olmak için yoksulu doyuruyor olabilir. böyle bir sürü iş adamı var piyasada. bunlar da yaptığının karşılığını alacak, ama bu dünyada.

yani tanınmış olmak için iyilik yapan tanınacak. ama ahiretten bir nasibi olmayacak. allah rızası için yapan da allah'ın rızasını kazanacak ve vaadettiği nimetlerden yararlanacak.

bir de ikisi arasında kalanlar var. yani adam allah'a inanmıyor, ya da müslüman değil. fakat iyi şeyler de yapıyor. niyeti de tanınmak, dünyalık elde etmek filan değil. burada devreye fıtrat giriyor. yani insanın içindeki peygamber. insan içinde kendisini "iyi"ye yönelten bir programa sahip. bu programın doğrultusunda iyi şeyler yapması, vicdanına göre hareket etmesi onun amellerini anlamlı kılıyor. ve bunların da allah katında bir karşılığı var.

konu çok uzun bir konu. herkesle tartışabiliriz. dünyada 1.5 milyar müslüman olması, 1.5 milyarın cennete gideceği anlamına gelmez. birçok parametre var. ayrıca, cennet ve cehennem tek tip değiller. kur'an'da cehennemin de cennetin de çeşitlerinden bahsedilir. bir de araf denilen şey var. cehhennemde belli bir süre kalıp, terbiye olup, insan olup cennete gidecekler de var. öyle iki zikir çek, bir huri kap mantığı yok islam'da. allah her şeyi bir düzen içerisinde yaratmış. Allah adalet sahibidir. allah'ın rahmeri gazabını geçmiştir.
olarak ikiye ayrılır. eğer şans varsa arafta da kalınır. (bkz: araf)
vardır böyle birileri.
Cennet cehennem için bu kadar kafa yormadığımdan dolayı (bkz: okumadım kardeş durumumuz yoktu).
forevır cehenneme gidecekler arasındayım.