bugün

ülkemde peyda olan bir dini topluluk(cemaat) için hukuk okuyan, okuyacak veya okumuş kişilerin gördüğü değer ile alakalı bir durum.

geçen sene kuzenlerimden birisi, marmara üniversitesi/hukuk fakültesi'ne yerleşti. geçmiş dönem içerisinde parası neyse vermiş ve cemaate ait bir dershaneye gitmişti aynı kuzenim(teyze ve enişte faktörü de hakimdir bu konuda).

okullar açıldığı sırada bizde kalıyordu ve sıklıkla dershanedeki rehberlik hocası tarafından aranıyor "gel bizim evlerimizde kal." teklifine mazhar oluyordu. yaptığı bütün açıklamalara ve "şu anda teyzemlerde kalıyorum, 1 aya kadar da ailem evi istanbul'a taşıyacak." demesine karşın "en olmadı okuldaki abilerle tanış..." ısrarına maruz kalıyordu. eee, bugüne bugün hukuk fakültesinde okuyor ve gelecekteki "gerekli" hukukçulardan birisi olacak. tüm redd-i teklifine rağmen en sonunda önceden de muhabbeti olan, cemaatten bir "abi" ile görüşmeyi kabul edecek raddeye getiriyordu bu ısrarlar silsilesi...

görüşme sonrası durumu anlatan kuzenim, ailesinin geleceğini ve beraber yaşayacaklarını söylemesine karşın gene de ısrarla evde kalmasının gerekliliğinden bahsedilip durduğunu söylüyordu gülerek... hatta üzerine burs dahi verilebilirdi kendisine "abi" kişisinin deyimi ile.

şimdi mi? evet, kuzenim burs almadan okulunu okuyor. biraz zorlanıyor belki bu anlamda... biraz sıkıntı çekiyor. ama o evde işgal edeceği yeri de "ihtiyacı olan" birisine vermenin gururu ile birlikte günümüz şakirtlerinin yanardöner yapısını gördükçe seviniyor da.

velhasılı hukuk okuyorsanız, cemaatten her türlü destek ve yardımı almanız mümkündür. ama önce gamed getirip, cemaate katılmalısınız. okul bitince de birkaç ufak ricayı dikkate almanız gerekebilir alt tarafı. hepsi budur, fazlası değil...
atayacak eleman lazım olduğundan mütevellit oldukça önemlidir. hele de referandum sonrası... hey gidi...
referandumda evet çıkması durumunda adamlara lazım olacak tiplerdir. fişleme, hapse tıkma , "hamili yakınımdır" yazılı kartlarla dava düşürme gibi işlemleri yapacak adam lazımdır ...
cemaat için polis, doktor, asker olacak öğrenci kadar değerlidir. bu önemli pozisyonlara kendi adamını yerleştirirler ve inanın bana kişinin ne olmak istediği önemsemezler. senelerce boğaziçi işletme için yanıp tutuşan bir öğrenciyi polis olmaya yönlendirecek kadar şeref yoksunu olabiliyorlar.

biliyorum, bildiğim için konuşuyorum, etrafımda çok vardı hizmet için yanıp tutuşan gençlerden. hukuk kazanan cemaat mensubu bazı okul arkadaşlarım geleceğin savcısı olarak seçildiler bile. malum parti tarafından hiç ihtiyacı olmayan öğrencilere aylık 1500tl gibi cüzi(!) miktarlarda burs sağlanmakta.

mesela a şehrinde yaşayan bir erkek öğrenciyi askeriyeye gitmeye ikna etsin diye taa türkiyenin bir ucundan geleni mi arasınız, yoksa b şehrindeki bir öğrenciyi polislik sınavına girmeye ikna etsin diye taa c şehrinden arkadaşını mı getirenleri arasınız?

kolay mı efendim,
adı üstünde
hizmet bu!
sadece hukuk değil; tsk'nın içerisinde kadrolaşmaya çalışan zihniyete bir örnek vermek istiyorum.

kendim anadolu lisesi mezunuyum, okurkende okul bittikten sonrada çalışmak durumunda olan bir birey olduğum için liseden sonra okumaya ara vermek zorunda kaldım. yalnız aynı benim gibi durumda olan bir yakınım var, teyzeminoğlu. eniştem sayesinde* ışık evleri dediğimiz oluşuma zorla sokuluyor ortaokul yıllarında. git gel 3 sene diğer teyzemin çocukları da bu evlere gitmeye başlıyor. ortaokul bitiyor tabi, sınavlar filan derken çat! hava harp okulunu kazanıyor bizim haylaz. benden 7 yaş küçüktür kendisi. eve telefonların arkası kesilmiyor. sürekli kaldığı evdeki ev abileri, arkadaşları arıyor. ilk başlarda normal karşılıyor ailesi yalnız kaçırdıkları ve benim sürekli kendilerine hatırlattığım bir noktayı es geçiyorlar. çocuğun evdeki kayıtları.

bursa hava harp okulundayken ev abileri 5 6 kere ziyarete gidiyorlar. durumu çakan kuzenle bunun üzerine baya bir konuşuyoruz. namazında niyazında birisi olmasına rağmen aslında fetullah gülen ve çevresinden zerre haz etmeyen bir insandır. ışık evleri öncesi de sonrası da. baba baskısı yüzünden girdiği o evlerden kurtulduğu için şükrettiği sıralarda ev abilerinin karşısına dikilmesi zaten kendisini allak bullak ediyor. dağıtmadan; ellerine bir şey geçmeyen ev abilerimiz çocuğun peşini 1 sene kadar bırakıyorlar. bu sırada kuzenim, belkemiğinde ki bir disk sorunu nedeniyle hava harp okulundan, kuleli askeri lisesine geçmek zorunda kalıyor. kuleli askeri lisesinde ki ikinci senesinde ise çarşı izinlerinde taciz edilmeye başlıyor ve okul ziyaretleriyle sıkıştırılmaya çalışılıyor. "ben bu kişiyi tanımıyorum ziyareti kabul etmiyorum" diyemiyor, araştırılıp durumun öğrenilmesinden korkuyor. daha 15 yaşında!. 2. senesinde babasından gelen baskılar ve ev abileri sayesinde nedense bir türlü okula kafasını veremiyor ve sınıfta kalıyor. yaz tatili için eve geldiği aylarda ev abileri bu sefer canlı kanlı karşımıza çıkıyor. ellerinde belgeler ile. cd içerisinde namaz kılarken ve risalei nur dinlerken ki video kayıtları ve fotoğrafları yer almakta.

gerisini yazmak istemiyorum. kuzenim okulu bıraktı ve gaziantepde bir anadolu lisesine geçiş yaptı. sırf cemaat zihniyeti yüzünden bir gencin hayatı değişti. hemde sınav sorularını çalmaya gerek duymadan.

ama şu anda bile konuşurken "abi çok özledim devrelerimi" diyor.

yardım karşılıksız olmalı değil mi a dostlar ?
cemaat için okuduğu belli olursa fişlenir. hakim savcı zor olur şansı varsa belki.

17 yaşından beri fişlenmiş insanlar bu konuda daha rahattır. zaten akıbet belli.
artık fişleme sırası bizde diyen cemaat siyasilerini gördükten sonra fişlenmesinin, eksi değil de artı bir puan getireceğine inanılan hukuk talebesine cemaatin bakış açısıdır.

efendim, bugün türkiye'de ne kadar savcı ve sulh ceza mahkemesi hâkimi varsa hemen hepsi de ya cemaatin tâ içinden, hayati roller üstlenmiş insanlar; ya da vaktinde cemaat ile güzel ilişkiler kurmuş adamlardır. isteyen açıp araştırabilir(ki sırf yakın çevremden sevip, saydığım 4-5 büyüğüm bile ciddi bir orandır şahsım için.) durumun böyle olup, olmadığını...

velhasılı ciddi anlamda değerlidir. kendi ailesine dahi güvenilip de bırakılamayacak kadar mukaddestir... tabi sakatlanıp da yarış dışında kalırsa, kafasına sıkılabilir pekala.
iletişim yeteneğine sahip bir adamın, tanıştığı "hâkim" ve "savcı" bütünü ile ikili diyaloglarına dayanan yer ve önemdir. yoksa ki hiçbir adli görevlinin kimliğinde yazmaz "sulh ceza hakimi" diye.*
sadece savcıların cemaat ile ilişkisi sorgulandığında türk hukuk sistemi ve cemaat arasındaki sağlam ilişkilere haksızlık edildiği söylenebilir. mübaşirinden katibine, avukatından savcısına kadar hukuk sisteminde yer alan herkes cemaat ile yüz yüze bırakılmış, dış baskılar sebebiyle çoğu cemaatçi olmak zorunda kalmıştır. bir süre sonra sindirdikleri için, cemaatçilik sadece yaşam biçimi değil, hukuk ile ilgili her konuyu sarmaktadır. bunda hükümet partisinin de kuvvetli desteği olduğu göz ardı edilemez.

tüm savcıların cemaat ile bağlantısı olduğunu söylemek, sol görüşü destekleyen savcılara hakarettir. öyle sol görüş dediysek, chp solculuğundan değil, direk örgütlenme bazındaki sol anlayıştan bahsedilebilir. son 10 yılda hızla ele geçirilmiş olsalar da, halen nur cemaatinin ele geçiremediği hukuk ve siyasi bilimler bölümleri mevcut. tamamen ele geçirme ise, sadece bir dönem daha aynı siyaset ile ülkenin yönetilmesi yeterli olacaktır. ehh bu da, gayet açık olarak görüldüğüdnen gelecek yıllardaki hukuki cemaatçilik artık inkar edilemez boyuta ulaşacak. ve temeli atılmış bazı çalışmalar, referandum sonrasında çıkan "evet" ile, yandaş hukuk nasıl olacak gayet güzel görülecektir.
ne diyelim, fethullah gülen bizi kutsasın.
tıp, diş hekimliği, mühendislik, öğretmenlik ve diğer bölümler için aynı yere ve öneme sahiptir.

sadece hukuk okuyan bireyin "bölümüm çok iyi, herkes peşimde" tribinden kaynaklanır. şahsen bunu bana bire bir söyleyen biri olsaydı "hadi ordan tırrik, binlerce hukuk öğrencisi var. sana mı kaldı koca cemaat" derdim net bir şekilde.

cemaatin eleman kazanma çabasını hukuk okuduğum içindir'e getiren bireylerin yanlış anladığı durum. kimse sizin hukuk okumanızı siklemiyor, bunu bilin...
basit bir şekilde sağlaması yapılabilecek yer ve önemdir. dileyeni için istanbul'daki bilmem kaç cemaat dershanesinden birisine, üniversite okuyacak çağdaki bir çocuğu yanına alıp da giderek "hukuk" bölümünü kazandığını, ailesinin şehir dışında olduğunu falan söylesin, cemaate de aile olarak kendilerini yakın hissettiklerini falan belirtsin laf arasında...

öte yandan aynı dershanenin başka bir şubesine de giderek, gene aynı senaryoyu sahnelesin ve bu sefer öğrencinin okuyacağı bölüm hukuk dışında herhangi bir bölüm olsun. izlendiğinde iki durum karşısında, tavırlarda "7 fark" bulmak çok da zor olmasa gerek.*
ve unutmadan elbette ki cemaat içerisinde öğretmenine, doktoruna, bakkalına, manavına, kaportacısına... hepsine ihtiyaç vardır ama hukukçu olursa daha bir iyi olur hani. bugün adliye'ye işiniz düştüğünde mevcuddaki durumu görmeniz pek de zor olmaz.
anayasa mahkemesi üyesi olacak !
Gerekli alt yapı hazırlanmaktadır !