bugün

küçük insanların ezikler adına savaştığı bir yerde gereğinden fazla güçlü olmak can sıkıcı olmaya başlıyor zamanla. istediğim kişiyi parmağımda oynatmak istemiyorum oysa ben . benim istediğim bu değil, hiçbir zaman da olmadı. aile içi şiddete maruz kalmış, bu zamana kadar hiç kız arkadaşı olmamış çocukların bütün komplekslerinden kurtulup bir anlığına ikarus olmasını istiyorum. mağlup olacaklarının, kudretim karşısında çaresizliğe teslim olup kuyruklarını kıstırıp gettolara koşacaklarının bilincinde olup yine de bana doğru koşma cesaretini göstermelerini istiyorum. hani hep lisede yumruğunuzu sıkmakla yetinip ortada koşturulan, itip kakılan ucube oluyordunuz ya işte ben artık kendinize gelmenizi istiyorum.

basit şeyler uğruna savaşıyorsunuz. elde etmek istedikleriniz, hayalleriniz , dert ettikleriniz ...hep küçük ve önemsiz şeyler. büyüklük sizi korkutuyor çünkü. güce sahip olmaktansa , bir köşede kıvrılıp ağlamayı tercih edecek kadar güçsüzsünüz. siz bu kadar güçsüzken benim size öğretecek bir şeyim olamaz, bir kere siz tedaviyi reddediyorsunuz!

sizin güçsüzlüğünüz, küçük dünyalarınız beni endişelendiriyor. kötünün yanında iyi göründüğümü bile düşünüyorum bazen. bu benim stilim değil canlarım. ben arenada kazanmak isterim, prensip gereği zaten kazanacağım bir savaşa girmek istemem
colosseum'daki seyirciler benden son darbeyi beklediğinde , çeker giderim. kılıcımı bile hakedene çekerim ben.
biraz mütavazi olmak lazım. sonra;

(bkz: sen cok iyisin seni cogaltmak lazim)

derler adama. ben dedirtmem ama rahat ol.
topuklu ayakkabiyla rock bara gidildiginde hissedilen duygudur. etfafta onca punk, emo varken aralarından sıyrılmak muazzamdir.