bugün

yorgun gözlerle süzdü etrafını yaşlı adam...

kim bilir kafasından neler geçiyordu? hastane bahçesinde oturmuş ve yüzünü alabildiğine çevirmişti vatan caddesi'nden. küskün bir hâli vardı sanki. selam verince anlatmaya başladı,

tam 3 yıl gidip geldik buraya, 7 yıldır da yılın aynı günü gelip otururum bu bankta. hastane ile ahbaplığımız 10 yıldır böylece sürer, gider. önceden bu oturaklar yoktu, yeni yaptılar.

en kötüsü gece nöbetleriydi. gecenin bir yarısı kalkıp da hastaneye gitmek, bir insanın en son isteyeceği ikinci şeydir. birincisi gecenin bir yarısı kalkıp da apar topar hastaneye gitmektir. bu sürede pek çok mevsim gördüm. kaç kere kış geldi, geçti, bahar desen ona keza.

buraya gelince çaresiz koşuşturan insanları seyrederim hep. kimilerinin yüzündeki o üzgün ifade, kimilerinin günlerdir hastanede kalmış olmalarına dair içine girdikleri o bezginlik, kimilerinin çocuk doktoruna gitmek istemeyen çocuklarını bir siyasetçinin halkını kandırdığı gibi titiz ve karmaşık yalanlarla kandırışını. bazen de sadece bu hastalıklı yerden görünen gökyüzünü...

eskiden yaz gelirdi bi yolunu bulup. şimdilerde yerine bulutları ve rüzgârı gönderiyor elçi olarak.