bugün

varlığa anlam katamayan bir adamın, hayatının genelinde belki de tamamında kendiliğinden gelişen olaylarını hikayeleştirilip halka arz etmesidir.
kapıdan içeri baktı uzun uzun
görülebilecek tek şey orta yerde duran eskimiş bir piyanoydu.
boş evde yankılanıp duran müziği dinledi,
hüzünlü gözler sinmişti boyası eskimiş duvarlara.
camsız pencereden içeri süzülmeye süzülen ışığa kaydı gözleri,
güneşin tozlu ahşapta bıraktığı izlere...
hiç çalmayan müziğin kendi varlığını ispatladığını düşündü bir an,
olmayan notaların özgürlüğü kıskandırdı tutsak zihnini..
yokluğuna gitti...
bir bitiş ile başlayan, yürekte büyük boşluk oluşturup gelişen, acı çektirerek sonlanacak hikayedir.
yokluğun hikayesi: *
Sabah kalktim, bir etrafima baktim. Yoksun. Devam edilmeli ama. Gorusmeli bayagi zayiflamisim, gerci ben fark etmedim de arkadaslarim oyle diyorlar. Artik aglamiyorum, gectim orayi da. Icimde buyuk bir bosluk ama. Sanki bir parcam benden ayrilmis da gitmis. Aslinda oyle oldu. Sen gittin ben de devam edemiyorum. Hala. Gecen birisiyle tanistim, aslinda iyi birisi, hatta kusuruz bile diyeyim. Ama olmuyor iste. Bu icimdeki boslugunu dolduramiyorum bir turlu. kimseyi de istemiyorum. Uzun uzun surer bu yokluluk galiba. Senden sonra hayatimin kitabinda yeni bir bolumu acmistim - bir yoklugun hikayesi.