bugün

şehir insanlarının besmeleden çok sarf ettikleri, ya da sarf etmek zorunda kaldıkları replik.
depresyonda oldugunu bilmeyen kişinin sarfiyatı.
kalabalık her taraf kalabalık. uzaklara baktığında tek gördüğün şey ev. her yer ev. bu şehirde dağ yok. dağların üzerinde ot değil ev bitmiş. ufukta evler. apartmanlar güneşe kadar uzanıyor. evler güneşe düşman..

insanlarının ayakları yok. ayaklar körelmiş. ayakların yerine tekerlekler gelmiş. her yer otomobil. her yer tekerlek. her yer motor. hepimiz fırıldak olmuşuz. dünya fırıldak...bridgestone evreni..

çalıştığın yer duvar. görüş menzilin oturduğun yerden ilk duvara kadar. nefesin bir duvardan çıkıp diğerine ulaşınca yok oluyor. en uzak yer en uzak duvar kadar uzak. her yer duvar. herkes duvar. duvar toplum..
kendimizden baska herşeyi sade ve basit olarak nitelendirdiğimiz kendimizi ise karmasik olarak nitelendirdiğimiz vakitlerde bol bol ortaya cikan olgudur.

evet hayatta cogu seylere verdiğimiz isim ve nitelemeler için kelimeler kifayetsiz kalmaktadir. üstüne üstlük bu kaosta ve gargarada denenmiş formuller bir halta yaramdiği için hayatin diyalektiğine her daim hükmen maglup olur kişi.

cünkü hergünün birbirine benzemediği, 2*2'nin her daim 4 etmediği süprizler hayatin tadi tuzu biberidir. bunlarin olmamasi tadsiz ve yavan su ahir ömrü daha kelek yapacaği kesindir.

insan hayat denilen al ver davasindan defterine bilancosuna arti ve eksileri naks ederken önüne bir bilanco cikar. bu muglak bilancoda kar da mi zarar da mi olduguna bir türlü karar veremez. esasinda zafer denilen komple hezimet mi yasadi yoksa hezimet denilen zafer mi yasadiğina bir türlü karar veremez.

birde bunlarin üstüne ince ince ayrinti soslari boca edildiğinde işte o vakit anlamdirilmadik bosluklar ortaya cikar.

kimisi aman bos ver der.

kimisi ise kafaya takar ve cevapsiz sorulara cevap bulmaya calisir.

kimisi ise ne söylenilse inanacak kivamdadir.

en ufak sevinci kivilcimi ona dünyasini aydinlatir.

en ufak elem kivilcimi karanliklara haps eder onu.

bunu insanin herşeyi kendine yutturmaya malik oldugunu ekleyelim.

al sana babalar gibi kaos...

feyzolof riza'nin dediği gibi:

-Bir kıvılcım gibi- bir an beliririz, söneriz.
Varlık budur benim için, hatta senin için de;
bir hakikat var mi derken bir hayale doneriz.

bir şey var o vakit;

üzümün çöpü diyorlar
armutun sapi diyorlar
delirmeyeceksin

diyip, unutmanin sefkatli kollarina siğinacakin ki su ahir ömrün elemlerinin biricik tesellisini pas gecmeyeceksin.

saygisiz, terbiyesiz, kültürsüz, kenefleri denize akan, arabesk dünyaya ve onun üstünde kendi varliklarini kanitlamak için jest mimik ve mizansenlerinde adam değilsin sen yoksun bu dünyada diyen insan kılıkcı nalınci keserleri dolu hoyrat kalabaliklara kah kah kah kih kih gülmekten baska ne gelir elden?
(bkz: doldurulmasi mumkun olmayan bosluklar)
(bkz: alternatif başım ağırıyor replikleri)
(bkz: maddiyat maneviyat dengesi)
sevgiliye ayrılalım demenin kibar yollarından biridir.
kişinin depresyonda olduğunu henüz adlandıramamış, kabullenememiş durumudur.
Kayıp bir bavul gibiyim havaalanında
Ya da boş bir yüzme havuzu sonbaharda;
Çok mu ayıp hala mutluluk istemek?
Neyse zaten hiç halim yok..*
güncel Önemli Başlıklar