bugün

tüketim çılgınlığı kadınların yakalandığı bir hastalıktır. ee istanbul ' da yaklaşık onbin yıldır menopoza girmeyen çok şehvetli bir kadın. o tüketmeyecek de biz mi tüketeceğiz.
buram buram sosyoloji kokan bir savdır. türkiyenin en kalabalık, en lüks, en suçlu, en masum, en fakir, en zengin, en o.rospu, en bakir şehri olan yani kısaca tüm ''en''leri tarih boyunca üzerinde toplayan tek şehirdir istanbul.
maddi manevi her anlamda yer sizi. anadolunun mazbut ve küçük bir kasabasında 500 ytl ile krallar gibi geçinebilirken, istanbulda bu para kiranıza yetmez. ama buna ramen tezatlıklar hep gözünüze çarpar, siz eşek gibi örselenip evinize 2 ekmek götürmek isterken, daha sakalı bitmemiş veletler değeri binlerce euro olan ciplerle yanınızdan geçerek nanik yapar. işte burda hem istanbulun büyüklüğüne hemde dünya kapitalizmine söversiniz.
hırsınız, mücadeleniz ve savaşınız sizi hem madden hem manen tüketir. insan istanbulda yaşamak için garip bir ekolojik dengeye ayak uydurmak zorundadır ve aynı ülke topraklarında ne kadar farklı hayatlar sürülmektedir bunu görürsünüz.

genel bir refah düzeyinin asla olmayacağına inanır, herşeye lanet edersiniz. sizin 2 senelik maaşınızı bir gece aleminde yiyenlere hizmet etmek, onları daha zengin etmek ağırınıza gider...ama tüm bunlara ramen sevmek lazım gelir istanbulu...

binbir surat bir şehirdir herkese ayrı bir güzellikte görünür, kimseyle bitimez kolay kolay aşkını...