bugün

bu olur bazen...

işe gidiyorsunuzdur, ya da okula, ya da ne bileyim gidiyorsunuzdur işte ve bir köpekle rastlaşırsınız. eğer köpekten korkan biriyseniz, çok halleşmeden, fazla muhatap olmadan, kıyısından geçip gidersiniz, belki biraz da sırıtırsınız çaktırmamak için.

yok eğer benim gibi, her gördüğü hayvanla enseye tokat göte parmaksanız, sıçtınız demektir, çünkü bazı köpekler en az sizin kadar canayakın olabilir...

ilk başta her şey normaldir;

-geh geh, füyyt füüüyyt, muck muck
-ne gader datlısıng lan sen serrefsizz
-ehehehehe

sizin de hoşunuza giden bir samimiyet başlar;

-hoop, zıpla, hooop
-ehehehe koççum benim
-tut, hoop

en nihayetinde sokak köpeğidir bu, yüz veremeye gelmez;

-taaam la yeter
-şşş ehehehe
-tamam dur artıık

yolunuza devam etmeye çalışırsınız fakat peşinizi bırakmaz;

-yeter dedim, gelmee
-la siktir giiitt

bir yandan etraftaki insanların tuhaf bakışları, bir yandan da hızlı soluklarla üzerinize atlayan ve oyun isteyen bir sokak köpeği... bunu siz istemişsinizdir, yapacak bir şey yoktur.

ya istemeyerek de olsa, onu sert bir şekilde kovacak ya da o bıkana kadar sizi takip etmesine izin vereceksinizdir.

-bak entryi bitirdim git artık yaaaaa...
kendi gölgesinden korkan hos bır yaratıgın sızın verdıgınız guvenle bırlıkte sıze sıgınarak sınsı ve uslu bir sekılde ilerlemesi.
Bugün, 33 yıllık hayatım boyunca ilk defa başıma gelen olaydır.

Köpeklerden genelde korkmam fakat...

Küçükyalı sahile yürüyüşe çıkmıştım herzamanki gibi.

ilk belturu geçip, ikinci bostancıya doğru olan belturda birşeyler içerim artık hava çok güzel dedim ve yürüyüşe koyuldum.

derken bir anda yanımda devasa bir köpek belirdi. iri yarı bir safkan sivas kangal boyutlarındaydı. yüzüde aynı sivas kangal gibiydi. bu devasa köpek ile birlikte yürümek hoşuma gitmişti ilk başlarda. onu dikkatlice tepeden tırnağa süzüyor, keşke benim olsa, heryerini temizlerim hergün, ona en güzel mamaları alırım diye içimden geçirdim. patileri dikkatimi çekti sonra, aslan patisi gibi devasaydı. hayatımda gördüğüm sayılı iri köpeklerdendi. benimle hiç ilgisi yokmuşçasına sağ tarafımda yürüyordu. ben bu sırada sürekli içimden hayallere dalıyordum, işte birlikte sahile hergün gelir, burada yürürüz, ona sosisli alırım 3-4 tane, ben espresso mu, çayımı, kahvemi içerken o da bunları yer ne güzelde arkadaş oluruz diye içimden geçirip duruyordum.

zaten ne vakit küçükyalı ve bostancı sahil taraflarındaki belturlarda otursam, mutlaka dayanamayıp 3-4 tane sosisli alır, kedileri beslerim. ben çayımı içerken, onlarada aldığım sosislileri yedirirdim elimle, karşılığında onlarda bana kendilerini sevdirirdi. kedilere sosisli yedirmekten kendi çayımı ve sigaramı içemez hale gelirdim ama olsun bu durumdan pekte şikayetçi olmamışımdır hiçbirzaman.

herneyse baya bir mesafe gittikten sonra hafiften bir tırsma gelmedi değil. bende birazcık şurda denize bakayım durup, bu güzel köpecikte biraz yürüsünde önden, aramızdaki mesafe açılsın diye durdum. fakat oda ne ? köpekte durdu. dümdüz ileri doğru bakıyordu. neyse ya dedim galba burda durmak istedi oda, o vakit ben yürüyeyim gideyim.

ben yürümeye başlayınca tekrar yanımda yürümeye devam etti. hafiften yusuf yusuf olmakla birlikte şu üst yoldan çimlerin ordaki yoldan yürüyeyim bari dedim ve üst çimlik yoluna çıktım fakat oda benimle yeşillik yoldan yürümeye başladı. ordanda baya bir yürüdükten sonra, bir daha durayım ben etrafa bakayım o da yürüsün dedim. çünkü köpek bana asla bakmıyordu. aramızdada hep yanlamasına bir, bir buçuk metre mesafe bırakıyordu.

durdum ve zınk diye köpekte benimle birlikte durdu. "eee o zaman bende neyse ikinci beltura gitmeyeyim bari, ben geri döneyim geldiğim yoldan" diyerek arkamı dönüp geldiğim yola doğru yürümeye başladım. fakat oda nesi, köpekte benimle beraber geldiğimiz yöne doğru geri dönüp yine yanımda yürümeye devam etti. tekrar durdum tekrar durdu. tekrar yürüdüm yine yürüdü.

töbe töbeeee allahım galba ben ısırılıcam diyerek cebimden hiçbirzaman ayırmadığım, büyük ebatlarda sayılabilecek katlanır bıçağımın olduğu cebime elimi sokup, bıçağı sıkıca kavradım. herhangi bir ısırılma anında çıkarıp saplamak üzere iyice kendimi hazırladım. derken dört dakika falan daha bu şekilde ilerledikten sonra çiçeklere çiş yaptığı bir anda hemen hızlı adımlarla arayı açtım ve artık takip etmiyordu.

sonra kafamı çevirip baktığımda ise, dört nala bana doğru koşup, yine yetişti. neyse iki dakika sonra peşimi tamamen bıraktı, bende beltura girip sigara espresso yaptıktan sonra evime döndüm.

sonra internette bir araştırma yaptım ve aynı tecrübeyi yaşayan çok fazla insan olduğunu gördüm.

bir sonraki gidişimde mutlaka yanımda yemek götüreceğim ve kafasını sevmek için hamle yapacağım.

inşallah sevdirir artık, sevdirirse onu evime kadar peşimden sürükleyip (ki zaten sahilin orda oturuyorum) evime alabilirim. adını bile hazırladım. bobo.