bugün

dün yakından şahit oldum bu drama. adam bi zamanlar moderatörmüş sözlükte. ama sonra havalı tabirle ''istifa'' etmiş, aslında belli ki uzaklaştırılmış. elindeki demokles kılıcı alınmış yani. neyse, olabilir, zall olmayan her moderatör'ün başına gelebilir.

''ne peki o zaman dram'' diyorsunuz, demiyor da olabilirsiniz ama bu başlığı açtığıma göre bunu da açıklamalıyım. hani demokles dedik, kılıç dedik, asması var daha bunu kesmesi var. düşünsenize adam moderatörmüş olm. göt dedin diye uçuruverir seni, boru değil yani. demokrasi de olmayan ne kadar güç varsa bunun elinde yani o tahtta otururken. yazarlar buna karşı biraz daha ihtimamlı yaklaşırlar, hacı, patron, aga falan derken bile tırsar çoğu. acaba verdiğim artı eksi oyları görüyor mu vehmiyle eksi oy veremez çoğu cibilliyetsizler bu makamın sahiplerine. yeterince tırstınız mı moderatörlükten?

bu anlattıklarımız değme insanın kolayca alışıvereceği cinsten ayrıcalıklar. zaten bütün dikdatörlükler bu rahatlığın çekiciliği yüzünden doğmuştur. işte az daha pohpohlasan başımıza bir napolyon bir sezar, bir hitler kesilecek olan bu abiler tam da bu noktada bi brütüs yüzünden tahtlarından olduklarında başlığımızın konusunu oluşturan dram başlar.

bu dram gözlemlediğim kadarıyla gerçekten çok kahredici. bi kere adam saçmalamaya, bok atmaya başlıyor; yok ''orası zaten çöplüktü de ben sizin çöpçünüzdüm'' havaları, yok ''ne sizi ne de sözlüğü sallamıyorum'' havaları, yok efendim beni ne ekşi sözlükler ne googlelar istedi de gitmedim ayakları... uhuuuh, gırla gidiyor. hani muro bile içindeki nalet olası insan sevgisi olmasa üzülür adamın haline.

halbuki ne var, gelmişsin, bişeyler yapmışsın ki seni moderatör yapmışlar, sonra gene bişeyler yapmışsın ki uzaklaştırmışlar. nedir bu afra tafra, aş bunları di mi!

bunlardan birine iki satır bişeyler yazdık, yarım sayfa açıklama döktürmüş. öyle değil de böyleyim de, şöyle nicklerim var hepsiyle eksilerm de, yok seni sildiririm de. görseniz napolyon'un karısının destanı sanırsınız.

''afferin'' dedim, nick altıma gelip zırlayanlara hep dediğim gibi, sadece afferin. biraz üzerine gitsem '' yakarım bu gezegeni '' diye cavlayacak, biliyorum çünkü.

uzattık gene. diyeceğim o ki sevin bunları arkadaşlar, üzmeyin. onlar da bizim insanımız, kardeşlerimiz hepsi. hepimiiiiz, gardeeeşiiiizzz... hadi baam.
(bkz: acı umut)
(bkz: oradaydım)
(bkz: zamanın moderatörünün hazin hikayesi)
(bkz: yıllarını verdi ve bugün aç)
moderasyon panelini göremeyince oluşan tedirginliktendir belki de..
bu aslında kaderi del bosque'nin kaderine benzeyen moderatörün dramıdır. krallar gibi gelip moderatör olmuştur. herkes bu adam süper iyi ki moderatör olmuş,sonra sepetlenmiştir kendisi. del bosque'nin beşiktaştan sonraki durumu bu arkadaş kadar dramatik değil dramın hüznünü bozmamak için anlatmayacağım. sepetlenme işleminde sessiz gemi şiiri fonda çalmaktadır.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
(bkz: josef k)