bugün

sıcaktan saçın her teleğinin kendi türküsünü tutturduğu,alna düşen saçın görüş açısını ciddi ciddi kapatmaya başladığı dönemlerde,kavrulan ankara sıcağında bir çare başvurulan yılların berberi mustafa abinin dramatik,hüzün dozajı ayarsız öyküsüdür.

yanlış anlaşılmalara sebebiyet vermesin,hayat hikayesi değildir. işbu yazı,işbu iç dökme sekansı söz konusu güzel insanın gözümdeki düşüşüdür.sonsuz kredi sahibi olmasının rahatlığı ile belki ailevi bir mevzu,belki yaşın ilerlemesinin getirdiği tükenmişliğin birleşiminin kaçınılmaz sonucu olan işini ciddiye almamaya başlamasının her traşta kendini daha belli etmesi durumudur.

saatime baka baka sıra bekliyordum 5 yıldır saçlarımı özenle besleyip,saygısızca kestirdiğim berberde.yeni çırak yerleri süpürüyor,mustafa abinin daimi dostu kalfa fahri abi ptt 1.ligden bir maçı hayatı bağlıymışçasına dikkatle izliyordu.giyiminden ve diksiyonundan anlaşılabileceği üzere iyi eğitim almış,karizmatik bir orta yaşlı adamın traşının sonlarına yaklaşmıştı mustafa abi.o muttarid makas darbeleriyle saçları kestikten sonra adını bilmediğim,bilemeyeceğim siyah saçaklı surat silme şeysi vasıtasıyla makası tek hamlede yeniden kullanılabilir hale getirmesi,katlanmış gri gömleğinin altından uzanan ince kollarını takip eden ince parmaklarının hızla ve işini bilir vaziyette o sivri,kır renkli saç telleriyle bezeli kafada uçarcasına hareket etmesini izliyordum. her mesleğin erbabına saygım vardır lakin berberler özeldir benim için.ilk evimizin yakınında yine 50'li yaşlarda bir berber amca vardı,berber dükkanının önündeki tahta iskemleye oturup yokuş aşağı incirli'yi izlediğim.beni hep mustafa'lar traş etti anlayacağınız üzere.bu özelliği vazgeçilmez bir şart olarak sunmamama rağmen hayat hep karşıma iyi niyetli,hoşsohbet ve makasına hakim mustafalar çıkardı karşıma.

söz konusu mustafa abi traşını bitirmek üzereydi.gözüm maça takıldı,gol olmuştu.fahri abi "yav böyle defans hattı olmaz bu ligde,taktiğine sıçtıklarım" cümlesini sarf ederken orta yaşlı,keçi sakallı adam kalktı,parasını verdi ve dükkanı terk etti.lafı gelmişken belirteyim fahri abi "defans hattı" "bölgeler arası alan parsellemek" gibi modern futbol tabirlerini bilimum küfürle potbori halinde sunmasıyla takdirimi kazanmış,entellektüel kişiliğini berber kalfalığının gerektirdiği samimiyetle ustaca birleştirmiş bir ağabeyimdir. (abimdir mi ağabeyimdir mi yazacağım diye çılgınlar gibi ikilemde kaldım.bir onu bir diğerini yazacağım lan inadına) mustafa abi hafif bıkkın bir ses tonuyla "hadi gel koçum" diye çağırdı beni.40 yaşında dükkanın kapısında belirsem bile bana "koçum" demeyi keseceğini sanmıyorum.

yerime oturdum.klasik muhabbetler.koyu fenerbahçeli olmamızdan mütevellit ; fenerbahçe'nin şampiyonluğunun hoş sohbetleri,ersun yanal'ın sürekliliğinin sağlanması,caner'in form grafiğinin tüm sezona yayılması sonucu irdelediğimiz veriler.. bu sıradan konuları konuşurken alnımdan aşağı küçük bir ter damlasının süzüldüğünü fark ettim.kaçınılmaz ana,makinenin o iğne ile ölümüne sıkıştırılmış ense kısmından yukarı fışkırmış gibi duran kafa etiyle ilk temas ettiği an,traş vakti.son birkaç seferdir aynaya atılan son bir bakış ve "ellerine sağlık abi" cümlesi dışında değişen şeyler olmuştu düşünce hayatımda.mustafa abi eskisi gibi değildi.işini yapıyordu ama eskisi kadar sağlam yapmıyordu. duş esnasında kendine gelmesi beklenene kadar eve gidiş yolculuklarında yeniyetme rapçiler gibi kapüşonumu başıma takıp eve kadar koşmamı istememe sebep olacak,çim makası ile kenarından köşesinden kırpılmış gibi bir izlenim yakalıyordum son seferlerde.mustafa abinin ününe,zamanında yaptığı efsane traşlardan sonra saç tellerimin minnetle ruhuna dua okuduğu ellerine hürmeten bu düşünceyi kafamdan silmeye çalışıyordum ama olmuyordu işte.o korku hep vardı.belki de berber koltuğuna ilk oturduğumdan beri vardı zira sonlara doğru yaklaşmadıkça aynaya bakmam ben.ya güvenimden ya korkumdan bilemiyorum ama o ihtiyacı hissetmezdim.zaten berberlerin o karşı konulmaz egemenliği altında joystick gibi dönüp dururdu kafam,ses etmezdim haliyle.

ama artık öyle değildin mustafa abi.senin ellerinden,o kurutma sekansında makineyi bastırırken bile güven duyduğum ellerinden korkuyordum artık.sen eski sen değildin,eskisi kadar özenmiyordun artık.bu dikkatsizlik,ilgisizlik korkutuyordu beni anlıyor musun?

aynısının olmasından deli gibi korkuyordum.saniyeleri saydım.724.saniyede sona yaklaşmıştık başımı kaldırıp aynaya baktım ve inandığım bütün değerlerin ellerimden kayıp gittiğine emin oldum.yine standartlarının çok altında kalmıştı mustafa abi...ne yapıyordun mustafa abi? sana bakıp "ya abi çok özür dilerim ama o elinin ayarını s..kim" demeyi bana reva mı görüyorsun? sana bu kadar güvenen,seni seven bir müşteriden ziyade yılların ahbaplığını niye kaybediyorsun? dost acı söyler ama sana söyleyemem ki abi.. sigaradan bir fırt alıp "eskisi gibi değilsin be mustafa.hiç değilsin" diyip uzaklara bakamam ki karşında... senin o hünerli ellerine güvenip başımı bile kaldırmadığım zamanlar eskide kalmalıydı demek ki.yine özensiz bir traş ve dikkatsiz bir sunum.. bir ortama girip "her zamankinden usta" diyebilme karizması yaşayabildiğim tek mekan.. berberim.. artık benim için bitmek üzereydi.

yetenekli ellerin de köreldiği bu dünyada,bir dayanağımı daha kaybetmek üzere savruluyorum ilgisizlik ve özen eksikliği mağduru,yalnız ve güzel saçlarımla..

edit : imla
1 haftasını doldurmuş elim olay, bir hayatın dönüm noktası.
söz konusu berberin emekli olması da olabilir bu düşüş.

erkeklerin berber sadakatinin sona erişi, o erkeğin sayısız mertebeli denklemlere dayanan hayatındaki sabitlerden birinin daha yok olmasıdır.

son yıllarında hayal kırıklığına uğratan o tıraşları özletmesi muhtemeldir.