bugün

mart 2011'de vizyona girecek olan, başrollerini berrak tüzünataç ve engin altan düzyatan'ın paylaştığı, diğer rollerde usta isim sayılabilecek can gürzap ve ayda aksel'in yer aldığı leyla yılmaz filmi.
--spoiler--
film, deniz isimli bir kızın deniz'e aşık mert'in; mert'e aşık deniz ve dilek'in; belki de hepsinden önemlisi, oğlu mert'e aşık rana hanım'ın hikayesi.
bir avuç aldığımız deniz, gerçekten deniz midir?
tutkularımızın sınırı nerede?
--spoiler--
http://www.fragman.web.tr...c-deniz-2011-fragman-izle
müziklerden biri pearl jam in indifference olan filmdir.
ismini ilk duyduğumda şahin k yapımı bir porno film sandığım film. o kadarda heyecan yaptım boşa gitti ona yanıyom.

edit: yanlış anlama olmasın komik adam sonuçta. *
güzel bir film olmuş gibi görünüyor fragmandan anladığım kadarıyla, eski türk filmleri havasında müziklere sahip.
--spoiler--
arabayı kullanabilecek misin?
--spoiler--
berrak tüzünataç 'ın başrol oynadığı bir filme asla gitmem. yani muhteşem rol yeteneğini dev ekranda izlersem mazallah gözlerim kamaşır kör olurum falan!

belkdi dvd, o da belki.
formspringde daha film çıkmadan soru şeklinde reklamını yapıyorlardı. yazık lan.
deniz'in, deniz'e aşık mert'in, mert'e aşık deniz ve dilek'in, oğlu mert'e aşık rana hanım'ın hikayesi. Anlayan el sallasın.
bursada korupark dışında şuanda görünmüyor.beklıyoruz kent meydanına...
türk filmi tarihinde daha saçması olamayacak, filmden başka her şeye benzeyen, ben olsaydım bununla kısa film değil reklam filmi bile çekmezdim dediğim filmsi. * ayda aksel, can gürzap bile kurtaramamış, olmamış.
dün akşam izlediğim tam bir fiyasko. insan bir filmin her dakikası sıkılabilir mi? engin altan düzyatanın bir filmi bu kadar rezalet olabilir mi? *
kızın öldürülme sahnesinde gülmekten salonu inlettiğim filmdir.bu kadar rezil bir film olacağını tahmin etmemiştim.
kötü film. yok yok çok kötü film. baya kötü film.
filmin sonunda neden gillis deleuze'a, ulus baker'e ve adını hatırlayamadığım bir üçüncü düşünüre teşekkür edildiğini anlayamadığım filmdir. keskelalaka.

edit: yunus emre.
kampüsümde ilk defa bilboardlara konan ve hepsinide kapsayan sinema filmi.
paranıza yazık sinemada izlemeyin. vaktinize yazık evde filan da izlemeyin. bir de engin altan düzyatan eşittir "seni seviyorum". o neydi be öyle 10 kere kullandı, yapmacıklık akıyordu filmden.
dünyanın en kötü filmidir.
şu günlerde magazin programlarının vazgeçilmez haber konusu olan filmdir.
filmin sonundaki burun tıkama sahnesiyle hafızalarda yer alınması beklenen, gelmiş geçmiş en kötü yerli filmler arasında birinciye sıraya yerleşen film. hayır yani oyuncular da iyi de senaryoyu okumadılar mı nedir anlamak zor gerçekten.
görüp görebileceğim en iğrenç film olmakla beraber tavsiyemdir oğluna aşık bir annenin oğluna aşık olmayın sonra siz kaynanayı kaynar kazana atmadan kaynana sizi kazana atar pardon balkondan atar. ne saçma ne boş filmdi. engin altan düzyatan her önüne gelene seni seviyorum dedi adamın gönlü asansör gibi geleni alıyor gideni alıyor bu ne ya. tamamen saçmalıktı. kısaca paranıza yazık...
engin altan'ın göründüğü her sahnede bi öpüşme-sevişme vardı. ( iş yeri hariç ). tek şaşırtan yer rana'nın deniz'i balkondan atıp düşürmesi, bunla da yetinmeyip aşağıya inip nefessiz bırakmasıydı. ne güzel, ne orta, ne kötü bi filmdi. vasatın iyisi.
farklı bir aşk filmi izlemek istiyorsanız gidin, ama yok ben giderim ağlarım klasik aşk filmi olsun başka bişey aramam bana ne diyorsanız gitmeyin, vizyondaki bir sürü birbirinin aynısı aşk filminden birini izleyin derim.
filmdeki oyunculuklarının ve diyologların yer yer soğuk gelmesinin sebebini de acaba, yüksek zümre insanlarının hayatlarına yöneltilen bir eleştiri olabileceğini düşündünüz mü? -bilmiyorum. ama bir çok sahnedeki eleştiri ve diyolog türk sinemasında fazla göze çarpmayan cemiyet hayatının bir eleştrisi olabilir mi? yaşamlarını -çalış başar-, sistemin içinde kal, eğer sistemde arıza çıkaran varsa sistem için, sistemden uzak tutmalısın alt metniyle işlenmiş bir film olarak görüyorum, aşk filmi izlerken sosyal bir sınıfın kanamalarını görmek güzel bir deneyimdi, böyle filmlerin devamı gelir umarım. ayrıca filmin müzikleri de zaten çok başarılıydı fazla söze gerek kalmıyor. *
başından itibaren, sonuna dair hiç bir fikrinizin olamayacağı bir film. sebebi bir konuya sahip olamaması olmalı.

--spoiler--
yer yer felsefe yapmaya çalışan ama başaramayan bir filmdi, film kendi içinde devamlı tutarsızdı. düğüne gidip para takmayı gerçekten çok extreme bir durummuş gibi göstermeye çalışan nadir, durun bir dakika tek filmdi. hayal gücünden sonuna kadar yoksun olan bu filmi, cemiyet hayatına bir eleştiriymiş gibi algılamak ise gerçekten aşırı iyimserlik olurdu.

hem sayın tüzünataç' ın gerçekten küçük göğüslerine o kadar derin dekolte vermenin anlamı neydi hala anlayamadım, akılalmaz...

bir de bir de filmdeki mert' in annesi gerçekten tüyler ürpertici bir karakterdi. filmdeki belki de tek güzel şey bu hanımefendiydi.
--spoiler--

kısacası; senin için harcanan zamana yazık, sen en güzel duyguların katilisin..
bktan filmler kategorimizi zenginleştiren bir diğer filmdir.izlemedim izlemem de. beyaz perde.com dan tam tamına 3,4 puan almıs.tebrıkler turk sıneması cok ıyı yerlere dogru gıdıyor.