bugün

Bir bakıma mallaştığım an.
a kadro sözlü mülakatlar . müfettişliklerin bazısı uzun sürebiliyor ama uzmanlıkların geneli kısa.

ortalama 5 dakikan olur , sgk falan bu süreyi biraz uzun tutabiliyor. meb de iyi rahatlatıyormuş diye duydum.

ama maliye bakanlığı 5 dakikada ezer geçer. ben zaten 15 dakikada ortama anca uyum sağlıyorum. 5 dakikada mülakat bitiyor.
Dün geceden kalan terk edilmişlik hissini komidinin üstüne bırakarak uyumaya çalıştı. Üstüne çektiği yorganın bile boğduğunu düşünüyordu. yaşıyor muyum acaba diye ayak parmaklarını oynattı. Maalesef hala yaşıyorum dedi içinden. iç çekip nerede yanlış yaptığını sorguladı. Bunun için olayın en başına gitmesi gerekiyordu. Her şeyin başlangıcına. hacettepe üniversitesi kantininde buldu kendini. arkadaşlarıyla vizelerin nasıl geçeceği hakkında kafa patlatıyorlardı. üst sınıftan birisi isteyerek kulak misafiri oldu. ben yardımcı olabilirim dedi. masada ki tüm kızların dikkati konuşan çocuğa yöneldi. onu ilk orada görmüştü. ders notlarını yollamak için numarasını aldı. bir süre sonra dersler bir köşeye bırakılıp olay farklı yerlere geldi. etkilenmişlerdi birbirlerinden. kız; yeni birisiyle tanışmak sevdiğin yazarın kitabını almaya benzer dedi. çocuk; yeni birisiyle tanışmak tuttuğun takıma sevdiğin oyuncunun transferi gibi. her maç da gözler onu arar dedi. her ikisi de anladığı dilden konuştu. ikisi de birbirlerine en mükemmel yönlerini gösterdi. ikisi de kusursuzdu. birbirlerini kırmamak adına ellerinden gelen her şeyi yapıyorlardı. fakat ikisinin de kendilerinin böyle biri olmadığını biliyordu. bir yerde mutlaka pürüz çıkacaktı. çok zaman geçmeden ilk toz kalktı burunlarının dibinde. ağızlarını tutamadılar. ilişkinin başında konuştukları fakat göz yumdukları olayları yüzlerine vurdular. bir taraf ateş püskürtüyordu diğer taraf su. Galibi yoktu bu konuşmanın. Sadece ikisinin de kaburgasında yanan '' ben nerede yanlış yaptım'' hissi yanıyordu. aradan 1 saat geçmeden karşılıklı özür dileme merasimi ile kaldıkları yerden devam ettiler. fakat ilk başta ki gibi kusursuz bir anlayış ve kusursuz bir müsamaha olmadan. birbirlerinin davranışlarında yanlış gördükleri şeyleri dile getirmeye başladılar. 2. bir harbe elverişli topraklarda geziyorlardı. ikisinin de içinde yeni çıkan telefonu aldım nasılsa benim o artık dilediğim gibi davranırım hissi vardı. acaba bir üst modeli çıkınca değiştirecekler miydi kendilerini. zaman geçti. ben nerede hata yaptım hissi yeşerdi içlerinde. acaba kusursuzmuş gibi davranıp kusurlarının farkına varmaları mıydı ilk hataları. yoksa muhabbetlerinin nottan öteye geçmeleri miydi? kim bilir. okul bitiyordu. kız yine arkadaş grubuyla kantinde gülüp muhabbet ediyordu. erkekse çayını almış dışarı arkadaşlarının yanına sigara içmeye çıkmıştı. kız sevdiği yazarın artık sığ olduğunu düşünüp başka yazarların kitaplarını denemek istedi. Çocuğun sevdiği futbolcu da sezon başında omuzlarla karşılanırken sezon bittikten sonra verim alınamayınca hava alanından tek başına uçağa binip memleketine gitti.

sabah uyandı. terk edilmiş hissi komidinin üstünde yoktu. alışkın olduğu yalnızlığın tekrar yanına gelmişti. merhaba kadim dostum dedi. sıcaklıkla karşıladı yalnızlık. hoş geldin deyip gülümsedi. birer sigara yakarak eski günleri yad ettiler.