bugün

irgat koşa koşa ağasının yanına gelir;
-ağam akşam rüyamda seni gördüm
-hayırdır len nasıl gördün?
-ikimizde aynı uçakta seyahat ediyorduk.
-eeee
-sonra uçak arıza yaptı ve düştü.
-hayırdır inşallah,ne oldu sonra?
-ben bok çukuruna, sen de bal çukuruna düştün.
-olacak di mi o kadar fark. ağalığım rüyada bile belli olmuş.
-sonra birbirimizi yalaya yalaya temizledik.
tayip erdoğan bir gün amerikaya gider... amerikan başkanıyla konuşmaya başlarlar.
- sayın başbakan amerikada teknoloji çok gelişti biz ölüleri bile diriltiyoruz.
- bizde 100 merteyi 3 sn de koşan atletler yetiştirdik...
aradan bir zaman geçer amerikan başkanı türkiyeye ziyarete gelir. bu ziyarette atletlerini soracağından çekindiği için tayip erdoğan abdullah gülün yanına akıl almaya gider.
- sayın gül amerikalılar gelicek biz onlara 100 metreyi 3 sn de koşan atleti nerder bulacağız.
- sayın erdoğan onlar size ölüyü diriltiyoruz demedilermi?
- dediler....
- tamam onları anıtkabire götürün atatürkü diriltmelerini isteyin...
- eee? ( büyük bir merakla )
- zaten diriltemeyeceklerdir o yüzden sizdende atletleri göstermenizi isteyemez. ha olurda diriltirlerse atatürkü o zaman da endişe etme zaten sen 100 metreyi 3 saniyede koşarsın.

edit: gerçeklerdeki espirilerden bile rahatsız olup - veren yazarlara teşekkür ediyorum. iyisiyle kötüsüyle gerçeklere mizahi bir bakış bu.
gümrük kapısından bir ingiliz, bir fransız, bir türk geçmek için bekliyorlarmış. gümrük görevlileri valizlerini kontrol etmeye başlamış.

önce ingiliz'in valizine bakmışlar. içinden 7 adet don çıkmış.
"niye 7 tane?" diye ingiliz'e sormuşlar.
o da "haftanın yedi gün var. hepsi için bir tane. pazartesi, salı, çarşamba..." demiş.
"vay be! helal olsun medeniyete, temizliğe bak adamlardaki."
"sıra fransız'ın valizine gelmiş. açmışlar bakmışlar 8 tane don.
"7'yi anladık da niye 8?" diye sormuşlar. fransız "pazartesi, salı, çarşamba... hergün için bir tane, bir tane de ne olur ne olmaz diye yedek aldım" demiş.
"vay be! adamlardaki temizliğe medeniyete bak!" demiş görevliler.
sıra temel'e gelince açmışlar bakmışlar tam 12 adet don.
"vay be! ne varsa bizim insanımızda var. şu medeniyete, şu temizliğe bak!" sormuşlar "neden 12 adet?"
bizimki cevap vermiş "ocak, şubat, mart,....
(bkz: Yaran fıkralar) *
krallık döneminde seyyar satıcılık yasaklanmış.ve satanların cezası da sattıkları şeyi göt deliklerinden sokmakmış.bundan habersiz bir erikci sokakta muhafızlar tarafından yakalanmış ve kanunu uygulamaya başlamışlar.eriklerin bir kısmını soktuktan sonra adam gülmeye başlamış.muhafızlar sormuş hayırdır zevke mi geldin.satıcı da demiş karşıdan karpuzcu geliyor.
Nam-ı Kemal bir gün arkadaşının evine gider . Çay, sohbet derken akşam olur Nam-ı Kemal ben kalkayım akşam oldu karım merak eder diyerekten ordan kalkar. Dış kapıyı açarak çıkar gibi yapar ama çıkmaz. Neyse gece olur Nam-ı Kemal`in arkadaşı ile karısı yatağa girer adam karısını her sikmeye bir odun iki odun ......6 oduna kadar gelirler adamın tuvaleti gelir tuvalete gider yatağın altında saklanmakta olan Nam-ı Kemal ortaya çıkar 12 oduna kadar gelir ve arkadaşının geldiğini duyarak yatağın altına girer adam kadına kaç odun kaldıgını söyler kadın 12 der adam hayır 6 da kalmıştık der Nam-ı Kemal yatağın altından çıkar ve der ki:
" Arkadaşım soba sönmesin diye 5-6 odun da ben attım".