bugün

bir yaz günü...her zamanki gibi tatilimin yorucu temposundan bunalıp yeni heyecanlar, kendime meşgaleler arıyorum. karşıma bir internet sitesi çıkıyor. "buradaki insanlarla tanışmak benim için güzel bir deneyim olabilir" diyorum kendi kendime. belki de kabullenmek istemediğim yalnızlığıma bir çare olabilir. belki beni kurtarabilirler. belki de ben onları kurtarırım, bilemiyorum.
her şey böyle başlıyor. başlıyorum yazmaya. insanları aşağılıyorum. çünkü aslında ben bir yalancıyım. paranın mutluluk falan getirdiği yok. hep param vardı ama hiçbir zaman gecenin bir yarısında arayıp sadece ve sadece "nasılsın?" diyebileceğim bir arkadaşım olmadı.
yazıyorum... insanlar mesaj atıp bana bir şeyler söylüyorlar. ne söyledikleri umrumda değil en azından bana arkadaş olabilmemiz için bir şans veriyorlar. bu kadar basit bir şeyin beni duygulandırmasına şaşırıyorum. sonra günün birinde yüzlerimizi göstermenin , arkadaş olmanın zamanı geliyor.
mekanı önceden bildiğim için geç kalma korkum yok. söyledikleri saatten önce gelip hemen yerime oturuyorum. gelenleri karşılıyorum. hepsi bana "merhaba" diyor. açıkçası ben daha farklı bir tepki beklemiştim. "aaa sen misin o" deyip boynuma sarılmalarını mesela...
vakit ilerliyor. insanlar birbirlerine ısınmış , muhabbet koyulaşmış. herkes birbirine heyecanla bir şey anlatıyor. bense sadece izliyorum. biri bile bana dönüp bakmıyor. ben de oradayım, nasıl göremezsiniz beni?
laf sokuyorum onlara. "eziksiniz ,fakirsiniz , otobüsle mi geldiniz lan?" diyorum, aşağılıyorum. hiçbiri gülmüyor. o anda yerin dibine girmek istiyorum. gecenin sonuna kadar fermuarı çekili uyku tulumumun içine giriyorum. sessizlik kaplıyor dünyamı. yalnızım işte yine...
veda vakti geliyor. gözlerinin içi gülüyor hepsinin. benle el sıkışıp "hoşça kal" diyorlar sadece. "hepsi bu kadar mı?" diyorum. kimse duymuyor. arabayı parkta bırakıyorum. eve doğru yürürken aslında büyüttüğüm kadar olmadığımı, sıradan olduğumu hissediyorum. kimse bana gülmedi, kimse çok yakışıklısın demedi ... oysa beni seversiniz sanmıştım...

zil çalıyor . uyanıyorum. kapıya doğru koşuyorum. gelen hatun " umberto berbat görünüyorsun " diyor. kendime geliyorum yavaş yavaş. dokunuyorum kendime. "allah'ım çok şükür ki rüyaymış" diyorum. hatuna " konuşma fazla . git yatağı ısıt, geliyorum ben şimdi" diyorum. hiçbir şey demeden yatak odasının yolunu tutuyor....