bugün

yetenekli şair-yazar arthur rimbaud yapıtıdır.
oysa iyi kalite bir fransız konyağı ile kurulup koltuğa izlemek vardı.. kurtarabildiğin kadar kurtarabilmek vardı.. sen, sen, sen ve evet sen de.. yada ilk taşı atacak olan günahsıza taşını vermek.. kırk katır mı, kırk satır mı diyene, kıçına sok hepsini, ben gidiyorum demek vardı.. neden o nun içindeyken, düpedüz düzüşüyorken işte, ağladığını, anlatmayı geçiştirmek vardı.. gözüme gözyaşın düştü dediğinde..

oysa bak aslında kolay olanı yapıyorum seni seçmekle.. kendimle olamayışımın yüceltilmiş halisin sen.. demek vardı..

ama konyak yok..
frs. "je est un autre"
dünyanın en büyük dahilerinden birinden "yetenekli şair ve yazar" diye bahsedilmesi her ne kadar ilk okuduğumda beni çok güldürmüş olsa da bu entry'i girmeden duramadım. ayrıca "ben bir başkasıdır" bir yapıt değildir. rimbaud'un lisedeki edebiyat hocasına yazdığı ve kahinin mektupları olarak bilinen mektuplarından birinde geçen bir cümledir. "kendini keman olarak duyumsayan oduna yazık" diye devam eder. ilintili başka bir parlak sözü için ; "düşünüyorum değil, beni düşünüyorlar demeli"
buna nazire olarak da enis batur: 'döndüm ki, döndüğüm yerde değilim' demiştir.

adamlar diyor işte .mına koyayım. biz de hâlâ sevişmek için millete ''seni seviyorum'' diyoruz. ah muhsin ah.
(bkz: arthur rimbaud/#11055276)
artur rimbaud'ya ait olan sözdür. Lacan'ın bahsettiği üzere "kendini diğer insanlar üzerinden sevme" gibi bir egoizmi taşımaz bence. Burada tanımlanan her ne kadar "ben" olsa da "ben"i "ben" yapan olgu o başkalıktır. Ve dikkat edilirse cümlenin içinde "ben" sahiplenilen bir kavram değil bir ülkü olarak bahsedilir; ve "ben" tanımlanmaya çalışılır. Bu tanım yapılırken de "başka" olma durumu kullanılır. işte burada "sevme" veya "egoizm" durumlarından bahsedilemez bence.