bugün

Saglikli cevre kosullarinin cocuklarin fiziksel ve zihinsel gelisiminde onemli rol oynadigi gerceginden yola cikarak gercek disi aciklamalarla sagliksiz ya da gereksiz urunleri ebeveynlere pazarlamak. Sik muhitlerde acilmis bebek urunu magazalarini ziyaret ederseniz bu tavri ziyadesiyle gorursunuz. Standartlara uygun normal bir araba koltugu ya bebek yatagi x liraya satilirken size “cikacak olasi bir yangina karsi yanmaz kumasla imal edilmis” bir araba koltugu ya da yatak 2x liraya satilmaya calisilir. Tabii bu aciklamayi duyan yari bilincli ebeveyn, extradan x lira icin bebeginin yanma ihtimalini goze almayi siddetle reddeder ve dusuk bir ihtimal icin cocugunu asbestli bir koltukta oturtmak ya da asbestli bir yatakta yatirmak riskini goze alir.

Cevre kosullarinin etkisi genetik olarak edinilen baz zekaya oranla cok dusukken, cocuklarimiz icin bize deha formulleri pazarlanmaya calisilir. Bu yapilirken gida endustrisinin urun standardizasyonunu ve gida korunumunu saglamak icin kullanmaya mecbur oldugu koruyucu maddeler ve katkilar es gecilir, dogal urunler kullanilip katki icerilmedigine dair yemin billah edilir. Dandik yogurtlu sutlu karisimlara dunya para verilirken ornegin ailedeki tubitak fizik birincisi olan dahi duzeyinde zeki abinin bebekligi boyunca sade suya pirinc mamasiyla beslendigi gibi cok daha elle tutulur gercekler gozardi edilir. Ne de olsa genc ve yari bilincli anne ve babalar cocuklarindan hicbir seyi esirgemek istemezler ve bu sayede bilgiyle ya da sagduyuyla olgunlasmamis anne baba duyarliligi guzel satar.
Özellikle gebelik ve lohusa döneminde aile bireylerinin karşılaştıkları eylem.

Algıda seçicilik midir nedir bilemiyorum; fakat, bu aralar bir bebek bekliyor olmaktan olsa gerek, piyasadaki tüm dükkanlarda bebek ürünleri satıldığını düşünmeye başladım. Girdiğim her dükkanda satıcılara bebek için "şunu" arıyorum dediğimde ve biraz da "ben acemiyim, bu daha ilk çocuk" izlenimi yaratmışsam, satıcının suratındaki "biz ne bebeklere ne "şunu" sattık koçum, senin "şunu"dan en az altı koli alman lazım" surat ifadesi karşısında içten içe bir gülme geliyor. Aslında o gülme kendime olan gülme; çünkü ilk çocuk aşamasında olan ailelerin bebeğin her türlü ihtiyacına karşı geliştirdikleri teyakkuz hali bizde de gelişti. Kendi kendimize-eşimle-çocuk için her şeyin asgarisini alma sözümüze karşı girdiğimiz her bebek mağazasında mutlaka bizde olmadığını düşündüğümüz ya da düşündürüldüğümüz bir ürün bulduk. Sanki "bebeğin ihtiyacı olanlar" adlı standart bir liste var da biz de onu tamamlamaya çalışıyoruz gibi hissediyorum. Halbuki bu durum kendini çok önceden göstermişti. Daha önce doğum yapmış arkadaşlarımızı ziyaret ettiğimizde bize karşı takındıkları tavır "o" satıcıdan farklı değildi. Kendisinin sonradan gereksiz olduğunu fark etmesine rağmen bizim de bulundurmamızı tavsiye ettiği ürünler ve aylarca yatmayacağı yatak odasının perdesine ve halısına kadar dizayn edilmesi düsturu her yanımızı sarmıştı. Bugün bizdeki vaziyet yukarıda bahsi geçenden hallicedir. Fakat, tahmin etmiyorum ki aileler çocukları için "şunu" da almayalım artık desinler. Halihazırdaki tavrımız kendi kendini tatmin de olabilir birinin bize beceriyor olması da olabilir. Ya da biz kendi kendimizi beceriyoruz. Fakat, her halükarda bu al-sat dünyasında hassas kabul gören değerlerin bu derecede sömürülmesi mümkündür; diğer taraftan bunlara bu kadar kısa zamanda alışıp ayak uydurabiliyor olmamız da şaşırtıcıdır kanımca.