bugün

Mükemmelliyete takmış doğaüstü manyaklar bu burca mensuptur.
doğası gereği,
karşı cinsle iyi geçinebilen ancak iş sevmeye geldiğinde başarızlık üstüne başarısızlık yaşayan burçtur. mesela;

sevdiği kızın tüm arkadaşlarıyla samimi olabilir ancak o kıza kendinden nefret ettirebilir..
bu burcun sembolleri aşağıdaki linkten görülebilir:

http://www.ancient-symbol...ymbols/virgo-symbols.html
benim de dahil olduğum 23 Ağustos - 22 Eylül tarihleri arasında doğanların burcudur.
bu burç muhabbetine pek inanmaz, ilgi göstermezdim ama yaklaşık %75-80 doğruluk olunca bu burçla ilgili genel yazıyı paylaşma gereği duyuyorum. benim gibi somut, bilim dışı konuları göz ardı eden birisine bu linki verdirdi ya helal olsun: https://line.do/burclara-...n=5ut&utm_content=Web

--spoiler--
''Zodyakın Kadrolu Fedaileri''

Toprak grubunun her şeyi elle tutulur, biçimlendirilebilir ve yönetilebilir hale getirmeye çalışan kontrolcü doğası ile, değişken burçların akışın farkında olmayı önemseyen, gözlemci, sorgulayıcı ve neredeyse huzursuzluk boyutunda ”hareket odaklı” tavrını bir araya getirince ortaya çıkan burç başaktır.

Başaklar da ikizler gibi Merkür’ün evlatlarıdırlar. Ancak başak, dikkat çekmeye meraklı, cüretkâr ve girişken kardeşinin aksine, içe dönük bir zekaya ve sonuç odaklı bir davranış modeline sahiptir. O da kardeşi gibi onay almak ister. insanlarla temasını ve işbirliğini yitirmemeye çalışır. Fakat söyledikleriyle değil, yaptıklarıyla önemsenmek ve mutlaka işe yaramak derdindedir. Kolay bıkmaz, gayretlidir, azla yetinir ve prensiplerine bağlıdır. ikizleri oyuncu ve kolaycı olmaya teşvik eden, gerçekleri işine göre çarpıtmak konusunda eşsiz bir yetenek veren Merkür, başak burcunda katı bir dürüstlüğe, söylenilen sözün duygusal etkilerini hesaba katmayı akıl edemeyen bir ”Doğrucu Davut”luğa soyunmuştur.

Başakların hayata dair her şeyi bilmek, öğrenmek konusundaki Merküriyen bir iştahı, gördüğü ve duyduğu her şeyi kendi düşünce sistemi içinde yargılayıp bir yere oturtmak konusunda –bazen takıntılı olabilen– bir ihtiyacı vardır. Tatil için gittiği şehrin haritasını inceleyip bunu zihnine kazıyan ve yürüyüşe çıktığında geçtiği sokak adlarına göre bu haritanın neresinde olduğunu düşünmeye çalışan, ezkaza taksiye bindiğinde ise şoföre ayar vermeye kalkabilen insan başaktır.

Somut verilere olan merakı yüzünden bazen fazlasıyla maddeci -bu yüzden de yüzeysel- olabilen değer sistemi, zaman zaman kötümserliğe varan –ve hayatında mucize faktörüne yer açmasını engelleyen– gerçekçiliği, hayat onun gayretlerinin karşılığını vermediğinde entelektüel bir yıkıma gitmesine neden olan ”matematik formüllere dayalı” akıl yürütme biçimi, araştıran, sorgulayan ve kolay tatmin edilemeyen, kaygılı ve gergin zihinsel yapısı, başakları zor anlaşılan ve birazcık da zor geçinilen insanlar haline getirir.

Gel gelelim son derece dünyevi, akılcı ve ödünsüz görünen bu ön yüzün arkasında, ”Kadrolu Bir Fedai” saklanır!

Başakların en değer verdiği şey EKSiĞi TAMAMLAMAK ve AKIŞIN SÜRMESiNi SAĞLAMAKtır! Bu nedenle hatayı bulmak, sorunlu bir işi çözmek, yarım kalmış projeyi tamamlamak, yolundan çıkmış birini yoluna döndürmek, düşküne el uzatmak, ihtiyacı gidermek gibi konseptler, onun için karşı konulmaz çekim alanlarıdır… Editör, öğretmen, muhasebeci, doktor ya da sağlık görevlisi, sistem analisti, diyet uzmanı, kamu görevlisi gibi düzeltici, düzenleyici, iyileştirici, koruyucu, arındırıcı, işlere yönelmelerinin temelinde yatan budur.

Fedakâr ve kendini tüketircesine emektar olmaktan garip bir haz alır almasına ama, benlik hissinin böylesi titrek olmasından da acayip rahatsızdır! Soyut şeylerden haz etmeyen birinin somut kriterlerle açıklanamayacak bir adanmışlıkla davranmaya yatkın olması kadar tuhaf bir durum olabilir mi… Bu nedenle başak, SAHiP OLDUĞU SOMUT KIYMETLER – mal mülk, maaş, birikim, kariyer, sosyal konum – ile kendini bütünlemeye, çok derindeki yokluk, hiçlik, önemsizlik kaygısını, dünyevi varlık göstergeleri ve bir takım maddi manevi takdir belgeleri ile gidermeye çalışır… Yani paragöz, kirli çıkı, malı-kıymetli, pinti, küçük hesapçı filan gibi sevimsiz ve ”zinhar asılsız” lakaplarla anılmalarının nedeni aslında budur.

Başakların bir ”Sosyal Kelebek” ya da bir ”insan Sevdalısı” olduğu söylenemez. Zor güvendikleri, insanları hayatlarına almadan önce çok seçici davrandıkları, sadece kendilerinden bildikleri ve bir tür bağımlılık ilişkisi kurdukları insanlarla içli dışlı oldukları bir gerçektir.

Benimsedikleri kişilerin üstüne titrer ve çok zor koparlar. Ama böylesi bir yakınlık seviyesine gelene kadar, etraflarında olan birçok kişiyi de eleştirici ve sivri dilli olmaları nedeniyle kendilerinden uzaklaştırabilirler…

Genellikle çocukluk dönemlerinde, ”kendilerini tam anlamıyla sahiplenilmiş, korunmuş ya da bir çocuğun ihtiyaç duyacağı şekilde anlayışla karşılanmış hissedemedikleri, sürekli olarak güven tazelemek, ve onay almak zorunda bırakıldıkları, çok yüksek beklentilere maruz kaldıkları ya da arzu ettikleri koşulları oluşturmak için bizzat sorumluluk aldıkları” bir aile yapısında büyürler. Bu koşullar, bilinç altlarına kendilerini önemsiz ve çaresiz hissetmelerine, başka çocuklar kadar sevilmeyi ve korunmayı hak etmediklerine, güvenliklerini temin etmek, bir yer edinmek, söz ya da etki sahibi olmak, kıymet verilmek için fazlasıyla çaba sarf etmeleri gerektiğine dair kodlar yerleştirir.

Zorlayıcı çocukluk deneyimleri yüzünden, kusursuzluk ve memnuniyetsizlik görüntüsü altında özenle maskelenmiş öz-güven sorunları olabilir. Kendilerini sürekli olarak başkaları ile karşılaştırmak, eksik veya hatalı yanlarını fazla önemsemek ve bunlardan abartılı bir rahatsızlık duymak, bu huzursuzluğu gidermek için de kimseye kolay onay vermemek, başkalarının eksiklerinin altını çizerek kendilerini rahatlatmaya çalışmak gibi eğilimler geliştirebilirler. Mars'ları ve Pluto'ları sert etkiler aldıysa, kıskançlık duymaya, duygusal agresyonları ile girdikleri ortamı germeye, ve uzlaşmaya yanaşmayan bir kişilik sergilemeye yatkın olabilirler.

Mükemmeliyetçi oldukları için, ”ne istedikleri” konusundaki tarifleri biraz fazla detaylıdır. Bulduklarının aradıkları ile aynı olup olmadığına olduğuna karar vermeleri de biraz zor olabilir. Ama neyi istemediklerini gayet iyi bilirler! Ellerinde olan her kaynağı çok iyi kontrol etmeye ve etkin bir biçimde kullanmaya özen gösterir, yitirmekten, boşa harcamaktan nefret ederler. Sahip olduklarını ya da kendi kullanımlarına açık olduğunu düşündükleri bir şey hakkında yanıltılmaktan, aldatılmaktan, umduklarını bulamamaktan da nefret eder ve böyle durumlarda çok sert tepkiler verebilirler.

idealist ve deneysel olmaktan ziyade muhafazakâr ve genel kabul gören prensiplere dayalı bir hayat felsefeleri vardır. Din ve inanç konularına, hayatı düzenlemeye yarayan değerler sistemi olarak bakmaya yatkındırlar. Etik değerlerin savunuculuğunu yapmaktan zevk alır, toplumları ve bireyleri ahlaki kriterler doğrultusunda yargılar, toplum düzenini ve sosyal uyumu destekleyen bir tavır benimserler.

Sosyal hizmet projelerine, hayır işlerine, muhtaç, hasta ya da bir biçimde haksızlığa maruz kalmış insanlara destek amaçlı bireysel ya da örgütlü girişimlere yatkındırlar. Zira kendilerinden daha ”şanssız” gördükleri kişilere kol kanat germekten, daha az bilenlere öğretmek ve yol göstermekten, daha mutsuz olanlara umut ve cesaret vermekten mutluluk duyar, böyle insanlara karşı – cömert ya da anlayışlı olmadıklarını iddia edenleri şaşırtacak ve mahcup edecek kadar – verici davranabilirler.

BAŞAK ve Kariyer

Merkürleri çok olumsuz bir etki almadığı takdirde, dinamik, arı gibi çalışkan, okumayı öğrenmeyi gelişmeyi ve hayatı kolaylaştıran araç ve teknikleri keşfetmeyi seven insanlar olurlar. Radikal değişimlerden yana değildirler… Ama yenilikleri takip edip, işe yarar olduğuna inandıkları teknik ve sistemleri başarıyla kullanır hatta yenilikçi tasarımlar geliştirmeye, pratik çözümler üretmeye yetenekli olabilirler! iyi pozisyonlanmış bir Venüsleri varsa hem eğitim hayatları iyi geçer, hem de maddi açıdan başarı şansları yüksek olur.

Akademik hayat, finans dünyası, yayıncılık ve medya sektörü, teknik tasarım ve mühendislik içeren işler, her türlü analitik faaliyet, başakların parlaması için uygun alanlardır. Bu arada – böyle çekingen insanlar adına şaşırtıcı gelse de – sinema ve televizyon dünyasında, kamera arkasında ve önünde birçok başarılı Başak burcu insanına rastlamak mümkündür. Kendisi olarak yapamadıklarını, bir başka kimliğe bürünerek yapmak ve ortaya çıkartamadığı duyarlılıklarını, rol icabı ortaya sermek, başak için bir terapi gibidir. Üstelik, kendilerini dışa vurmasalar da birer ”iç Deniz” insanı oldukları için, başka insanların iç dünyalarına nüfuz etmek konusunda çok becerikli olabilirler.

Yine de tevazusu, derinliği, münzeviliği, sorgulayıcılığı, hayatı ciddiye alması ve inandığı bir yola kendini adamaktan derin bir mutluluk duyması ile başaklara özgü kabul edilen niteliklerin zirveye ulaşmış halini yansıtan isim bence yaşayan en değerli ozan ve yorumculardan biri olan Leonard Cohen’dir…

BAŞAK ve ilişkiler

Olduğu gibi sevilebilecekleri hakkında kuşkulu, cazibelerini ortaya çıkartmak konusunda ürkek, reddedilme ihtimali karşısında fazlasıyla hassas oldukları için duygularına dair pek suskun hatta inkarcı, ama bir o kadar da tutkulu, tensel ve zaaflı insanlardır… Haz almak onların Aşil Topuğu’dur. Onları mutlu eden ve zevk veren nesneler ve insanlara, takıntılı bir bağlılık hissedebilirler. Kendilerini arzu etikleri şeylerden mahrum bırakmak konusunda pek disiplinli olsalar da bir kez gevşediler mi dizginlenemez bir hal de alabilirler.

Duygusal ilişkilerinde sınırsız teslimiyeti özleyen. bir kez bağlandıkları zaman akla gelmeyecek kadar verici ve fena halde sahiplenici davranabilen, ve bağları sıkı tutma ihtiyacı yüzünden, zalim-kurban, köle-efendi, kurtarıcı-umutsuz vaka tarzı ilişki modellerine yatkın olan insanlardır. Hayranlık duymaya başladıkları zaman oto kontrollerini yitirebilirler. Kendilerine fiziksel, duygusal ya da düşünsel anlamda hükmeden kişilere zaafları vardır! ”Katiline aşık olan insan” diye bir kavram varsa, bunun sebebi kesinlikle başaklardır. Ancak genellikle ”bensiz yapamaz” diye tanımladıkları ve yerden yere vursalar da ayrı kalamadıkları ”bağımlı” kişiliklerle, uzun ve fırtınalı ilişkiler yaşarlar.

Özel hayatlarına çok emek veren kişilerdir. Evleri itinayla döşenmiş olur ve misafirlerini normal koşullarda benimsedikleri ”pintimtrak” tutuma ters düşen bir cömertlikle ağırlarlar.

Evliliği severler! Ya bitirmeyi asla düşünemedikleri uzun evlilikler yapar ya da birden fazla evlilikle sonuçlanan ilişki yaşarlar. Âşık oldukları için ”çapkın” ya da ”sorumsuz” bir eşin kahrını çekebildikleri gibi, kendilerinden hiç umulmayacak biçimde ”gizli kaçamaklara yatkın” da olabilirler!

Balık, koç ve kova insanları için bir başak burcunun tezgâhından geçmek neredeyse elzemdir. Oğlaklarla ilişkileri dışarıdan serin ve tutarlı görünse de, özünde fırtınalıdır. Birbirlerini iyice bastırabildikleri gibi, bastırılmış ihtiraslarını ortaya da çıkartabilirler. Teraziler ve Yengeçlerle karşılıklı beklentilere ve güven arayışına dayalı, mantık ilişkileri kurabilirler. Ancak her iki taraf da nasıl bir püsküllü belaya bulaştıklarını bir süre sonra hayretle fark eder! En yaman sınavlarını ise, aslanlarla verirler…

Dışarıdan bakınca pek mahcup, tutuk ve az biraz sıkıcı görünseler de duygusal ilişkilerinde sürpriz yapmaya müsaittirler. Gözünü karartmış bir başak burcunun olayları nereye vardırabileceğini hayal etmek hakikaten zordur…

Biraz geç ve bazen de zor çocuk sahibi olur, ”elbette onların iyiliği için” hayatlarını onlar namına planlamaya ve kontrol etmeye kalkabilirler. Çocuklarını iyi yetiştirmeyi gurur meselesi haline getirebilir ve direnç gördüklerinde karşılarındakinin bir çocuk olduğunu unutup, onlarla ego mücadelesine girebilirler. Çocuk sahibi olmak, kendisinin bir uzantısı gibi olan ama yine de bağımsız davranan birini olduğu gibi kabul etmek, onaylayıcı ve saygılı davranmak, kendini sevmekte ve içinden geldiği gibi davranmakta zorlanan Başak için çok zorlu bir deneyimdir! Çocuklarının özgür ve kendilerine yeterli bir birey olarak büyümesine eşlik ederken, aslında içlerinde bir köşeye sakladıkları çocuğu da büyütürler…

BAŞAK ve Sağlık

Sağlıkları konusunda pimpirikli olarak bilinirler… Hatta ”hipokondria” yani hastalık hastalığı diye bir kavramın, başaklar için icat edildiği dahi söylenebilir. Panik atak, anksiyete, havasız ve kapalı yerde kalma fobisi gibi psikolojik sorunlara ya da kronik baş ağrısı, ani tansiyon düşüklükleri, geçmeyen mide bulantıları gibi psikolojik kökenli fiziksel rahatsızlıklara yatkındırlar.

Kan ile dokular arasındaki alışverişi sağlayan, kandaki faydalı maddeleri dokuya, dokudaki süzülmesi gereken maddeleri kana ileten kılcal damarları hassastır. Bu nedenle akciğer, mide, bağırsak gibi kılcal damar işlevlerinin yoğun olduğu bölgelerde sorun yaşayabilir ya da genel anlamda dolaşım sorunlarından mustarip olabilirler. Hastalıklarında TIKANMAK, AKTARAMAMAK, BIRAKAMAMAK kavramları ön plana çıkar.

Başakların varlık amacı, düzenin sağlanması, sistemin sürdürülebilir halde kalması, akışa mani olabilecek faktörlerin önceden fark edilip önleminin alınmasıdır. Bu nedenle bulundukları her yerde –adeta bilinçsiz ve kendiliğinden bir tavırla– takip, teşhis, uyarı, iyileştirme mekanizmalarını harekete geçirirler.

Onlara ”görevli ve sorumlu” olma bilincini veren, özlerindeki kodlardır. Bu kodları harekete geçiren ise, onları biraz gergin ve tedirgin bireyler olmaya iten çocukluk deneyimleri… Olumsuz düşünmeye yatkın oldukları için uyanık ve uyarıcı, memnun edilmesi zor oldukları için gelişmeyi destekleyici, kendilerine karşı acımasız oldukları için güvenilir ve sonuç getiren insanlardır. Dolayısıyla, onları insanlık için değerli, hatta vazgeçilmez yapan nitelikler, aynı zamanda geçinilmesi ”zor” bir insan haline getiren özelliklerdir.

Sistemi izleme ve sorgulama dürtüleri yüzünden, güvensiz, karamsar, kaygılı, yargılayıcı ve suçlayıcı insanlar haline gelmeleri ihtimali ise bünyelerinin taşıdığı en ciddi risktir!

Başakların, mutlu, doyumlu, huzur bulmayı ve huzur vermeyi bilen bir insan olabilmek için, öğrenmeleri gereken ders ”sisteme güvenmek”tir. Çok derinlerinde var olan ve bir amaca ya da bir duyguya kendilerini kaptırdıkları zaman ortaya çıkan sınırsız fedakârlık eğilimi, aslında onların sistemle bağ kurma ve akışa güvenme ihtiyaçlarının bir yansımasıdır. Ama başak bunu bireysel tatmin için yaptığında, koşulsuz ve karşılıksız değil, beklentili, ısrarcı hatta takıntılı biri haline dönüşür!

Özündeki güce iman etmeyen başak kendini sevemez… Kendini sevemeyen başak, insanlara canı gönülden hizmet edemez… Yani misyonu eksik kalır!

Dolayısıyla başakların dersi, aklını verimli kullanmak için gönlünün yoluna teslim olmayı öğrenmektir...

--spoiler--
ilerde evleneceğim kişinin bu burçtan olması için her gün dua etmekteyim.
b harfini t ile değiştirmek istediğim yegane burçtur.
en iyi anlaştığım burçlardan biridir.
kendi içinde iki türde görünürler başak insanı, ya çok titiz, simetri hastası, hassas, bakımlı yada dağınık, umursamaz ve bakımsız olurlar fakat bu insanlar için değişmeyen birşey vardır ki o da; duygusallıkları bütün başaklar duygusaldır aksi ispatlanamaz.
tam 3 başak burcu tanıdım. bu başak kombosu sayesinde sanırım gerine gerine başak burcu insanı hakkında genelleme yapabilirim. Başlayalım;

Başak burcu için her ne kadar elinde cifle gezdiklerini, temizlik manyağı olduklarını söyleselerde başak burcu kendi içinde bulunduğu çevreyi hep aynı temizlikte, rahatlıkta, görmek istediği için temizliği önemser. bir nevi göz alışkanlığı.Örneğin evin içinde en çok odasında vakit geçiriyorsa sadece orayı toplayıp, evin geri kalanını perişan halde bile bırakabilir.
hep insanların beklentilerine cevap vermek isterler. kötü şans mıdır bilinmez fakat zaten insanlar ondan hep bir şeyler bekler. çünkü her şeyin bir çözümü olduğuna inanır. hayatta olduğu sürece herşeyi yapabileceğini sanır. depresif takılsa bile "nasıl olsa herşey benim elimde" der ve olumsuzluklardan kurtulmaya çalışır. dışarıdan çok soğuk ve mutsuz görünebilir. herkesle aynı mesafade durmak istemez çünkü. güvenebileceği insanlar arar ve onlar çok azdır. başak burcu eğer bir kişiyi yakından tanıdıktan sonra bile onunla anlaşamıyorsa muhtemelen hiçbir zaman anlaşamayacaktır o insanla. soğuk görünse bile kendinden beklenmeyecek şekilde samimi davrandığı insanlar olabilir. işte onlar başak burcunun kendini yanında güvende hissettiği, rahat olduğu insanlardır. gergindir. somut ve soyut şeyler hayatının içinde karmaşık bir şekilde durur. yaşadığı deneyimler onun için kendini tanıması adına bir fırsattır. her fırsatı değerlendirmek ister. adımlarını atmadan önce çok düşünür fakat hep ters yönde hareket eder.
Duygusal anlamda çok alıngandır. insanlarla iletişim kurmadan anlaşılmayı bekler. farkedilmek, onaylanmak onun için önemlidir. fakat kendini asla bir insanın gözüne sokmaya çalışmaz. başkaları hemen onu farketsin ister. insan ilişkilerinde kendini en gerçekçi şekilde ifade etmeye çalıştığı için dürüsttür. birşey kötüyse kötü, iyiyse iyidir. herşey hakkında önceden bir sezi geliştir. önyargılıdır. yaşadığını hissetmek ister. başkalarının anlattıklarıyla yetinmeyi sevmez.

bu kadar başak geyiği yeter uyuyorum ya.
Sahip oldugum burc ne boka yarar bilmiyorum hicbir yarari olmadi.
" ayy sen başak burcusun kesin duygusalsındır " diyerekten ezilmemizi sağlayan bi sike yararı olmayan burç.
biliyorum çok çektin,çok uğraştın onun arkasını toplayacağım diye. ama artık yeter bak sen de insansın. söylemen gereken tek cümle "ne haliniz varsa görün!"

şimdi aynanın karşısına geç ve bunun pratiğini yap. artist bir şekilde söylemeyi başarana kadar da ordan ayrılma. hadi bakayım güveniyorum sana.

"üzüntüyü bırak sen yaşamaya bak bilmiyorsun yarın ne olacak,günü gün et sen gül eğlen neşelen bir daha geri gelmiyor giden..." al bu da senin şarkın iyi dinle.
hiç bir şey söylemeden sizi çooook sevdiğini hem size hem de çevrenizdekilere anlatabilen insandır.
herkesin titiz, takıntılı, kuralları doğrultusunda yaşayan insanlar olarak bildiği ama belli kısmının aslında hiç öyle olmadığı burçtur. yükselenim yay olduğundan belki çok taşımıyorumdur özelliklerini. ama istisnasız hepimizin ortak özelliği güven problemi.
Egomuzun kölesidir hayat.
yükselenim olmasıyla küfürlerime maruz kalan burçtur,
bu kadar takıntılı, düzen program hesabı yapan ,dediğim dedik ve herşey kontrolüm altında olmalı ! diyen bi manyak ordusu daha görmedim,
hayır benimde yüklesen çekiyo güzelim Boğa burcum harab oluyo yahu,
millet ilallah ediyo kardeş bizden,
sayın Başaklar; akışına bırakın, yoksa evde kalacaksınız !!
Başak erkeği: bu burç yengeç kadınının erkek versiyonudur. Pek birşey beklemeyin.
dengesizdirler. bir anları bir anlarını tutmaz.

kendilerine çıkardıkları tecrübelerden felsefeler yaratırlar ve hayatlarını buna göre yönlendirirler. güvensizlik temel problemleridir. hayallere cidden kapılmazlar.

eğer burcumun özelliği ise bence başakların sevgi sözcüklerine cidden inanmayın. her an trolleniyor olabilirsiniz.
bir de yükseleni ikizlerse vay halime, vayy halinize.
içinde bulunduğum burç grubu. evet, sağım solum belli olmaz bazen.
Titizlik hastaliğı vardır bir cogunda mesela ben tam bi temizlik hastasiyim ama gunahi bu burcun boynuna.
En nefret ettiğim burç.
bir kız ismi.
benden uzak dursundur, butun sevmedigim ozellikleri toplamis insanlarin burcudur