bugün

insanın hayatta kaç defa karşısına çıkar bu soru bilmem. bu karşıma ikinci çıkışı. öyşe apansızın çıkıyor ki hiç beklemediğim bir anda. ilkinde de ikincisinde de ve sorulursa üçüncüsünde de ... bilmem kaçıncısında da cevaplayamayacağım bir soru. bir cevap aramak için çıktım belki bu soruyu soranlara hiç bu cevapları veremeyeceğim. kusura bakma zekiye abla kusura bakma ipek abla size anlatamam aşkı. neden bilmem sorduğunuz da sadece apışıp kalıyorum. Belki siz okursunuz belki birileri sizin kulağınıza kadar getirir bu satırları...

Önce tarihi biraz geriye alalım. ilk aşka kadar gitmek isterdim size aşkı anlatmak için ama bir ömür sürerdi. Aşk gibi bir ömür sürerdi. hayır ben anlatırım ama siz aşkı dizilerdeki üç beş şırfıntı ya da canti beyfendiden görmeye o kadar alışkındınız ki gözlerinizi aşka açmaya korktum. belki de başlangıç noktası olarak seçeceğim yeri bulamamaktan korktum. Hala da bulabilmiş değilim ama denemekten korkmuyorum artık.

Aşk hani bazen o kadar çok yoğunlaşırsın ki bir şeye ve nedense nefes almadığını farkedersin sonra aniden bastırılamaz bir nefes alma ihtiyacı duyarsın. O aldığın nefes aşktır işte. sana kalbin atması için gerekli olanı sağlayandır.işte o an seni yaşama döndüren neyse nefes almayı hatırlatan neyse aşk odur işte.

Aşka giriş yapmak için bundan daha iyi bir başlangıç bulamadım. Aşk nefes almaktır. bazen nefes aldığını unutsan da bir şekilde kendisini hatırlatır. bilmem kaç joule luk elektirikle kalbine atma komutunu veren sana hayat veren kanı dört oda ve milyonlarca damarda gezmesi için ilk hamleyi yapmaktır. yıllarca yemediğin bir şeyin tadının bir anda damakta belirmesidir.

aşka girişin besmelesini çektik sadece . devamını ne zaman getireceğimi bilmesem de size aşkı anlatmaya devam edeceğim...

sürç-i lisan ettikse affola.
anlatamazsın....
çünkü ben bile adını koyamadım ki...
tek bir şeyden eminim adın geçtiğinde titriyor yüreğim, nefesim sıkışıyor ve kalbim delirmişcesine çarpıyor...
bunun adı aşk mı? evet...
bir zalim için de olsa evet...
hiç bir şeyi ortada yaşamazsın, ya çok çok sevinirsin yada çok çok üzülürsün. herşeyin "en" inini yaşarsın aşkla.
iyi geceler öpücüğünü uzun tutmak..
artık sen sen değilsen ve içine çekiliyorsan anlaman lazımki gidişat kötü.
heleki onun olduğu mekana girmeden onun varlığını hissediyorsan, baş dönmesi ile karışık bir kulak çınlaması eşliğinde düşünemez, konuşamaz, hiçbir şey yapamaz hale geliyorsan ayvayı yedin demektir.
tek kurtuluşun var onunda sana karşı birşeyler hissetmesi. o zaman yırtarsın ve yavaş yavaş her şey normale döner.
daha doğrusu geri çekilir ve siner.
taki tekrar ayrılık bastırıncaya kadar ama bu tür aşk acısı anılara sığınabildiği için çok daha az can yakar.
kokusunu, sesini, paylaştığınız anları, özel anları hatırladığınızda onu yanınızda buluverirsiniz. bir nevi ağrıkesici etkisi gösterir bu anılar.
eğer aşkınıza hiç karşılık alamadıysanız ve gerçekten bu aşksa ölümlerden ölüm beğenin.
en ucuzundan hayatınız altüst olarak, okuldan atılarak, işinden olarak, evinden olarak, eşinden olarak yırtarsan.
en pahalısından alkolik olabilirsiniz, verem olabilirsiniz, intihara eğilimli olabilirsiniz, psikopata sarabilirsiniz,azraili kovalamaya başlayabilirsiniz. yani kısacası ölüme tur bindirirsiniz.
bunlar aşkın tecrübeleri.
aslında hiçbirini bilmenize duymanıza gerek yok. aşk öyle başka alemlere ait bir duyguki geldiğinde anlamanız mümkün değil.
hiç tanımadığınız bir insanın beşyüz metere öteden kalp atışlarını duydunuz mu siz?
ismini cismini bilmediğiniz aşkınızın adını, soyadını falan şıp diye bilebildiniz mi?
sanki onunla on hayat yaşamışcasına size ait, kendinizi ona ait hissettiniz mi?
diyorumya aşk geldiyse kör olsanız gözleriniz açılır, sağır olsanız bir senfonidir başlayıverir, dilsiz olsanız bir anda bülbül gibi şakımaya başlarsınız.
aşka inanın olmayan kanatlarınızla uçarsınız desem yeridir ama gerçekten inanmalı ve teslim olmalısınız.
acılardan, imkansızlıklardan, yoksunluklardan, onsuzluklardan geçe geçe hissizliğin dibine vurur, tekrar yüzeye çıkarıp benliğinizi bir anda son nefesinizmişcesine derin bir nefes alır ve yeni bir hayatı solursunuz.
kainatın kalbine açılan kapı gibidir aşk.
aşkın tözünde köz olup özünü bulmaktır aşk.
bak sana birşey söyleyeyim mi, böyle manyakça laflar etmeye başladıysan ve söylediklerine ne yapsan, ne etsen yinede inanıyorsan geçmiş olsun dostum. artık hiçbir şey eskisi olmayacak.
--spoiler--
hayatlari boyunca sadece bir kez seven insanlar geri zekalidir. onlara sorarsaniz bunu sadakatleri ve dogrulukları ile izah ederler. bana kalirsa, tembellikleri ve hayalgucu yoksunluklarındandir.
--spoiler--
*