nispeten modern, ya da okumuş bir babanın yetişmiş olduğu kültürce s.ke yüklemiş olduğu güç ve üstünlük anlamlarından birisidir.
bu baba, soyumu devam ettirmek için bir erkek doğurmalıyım, kadın da evlat mı diye düşünmez fakat aynı mantık sürecinden geçerek daha yontulmuş bir cinsel anlamlandırmaya sahiptir. o da "eyvah bu kadar sene kızı büyütecez ve bir erkek gelip onu 's.kecek'" endişelerine sahiptir. kızının s.kileceği korkusunun temelinde kendi erkekliğinin zedelenmesi anksiyetesi bulunur. halbuki erkek evlat olsa, kendisine yakışır bir şekilde bir sürü dişiyi s.kecektir. bu bakış açısı kadını aşağılar fakat en çok erkeğe zarar verir. bu yüzden okumuş ailelerin çoğunda baba ailenin ve kendisinin şerefini kurtarması için erkek evlat sahibi olana kadar uğraşır. buna "bir de erkek evladımız olsun" adını verir.
ya da babanın kızına düşkünlüğündendir. o kadar çok sever ki kızını o kadar çok değer verir ki, bir erkeğin kalbini kırmasından korkar. çünkü kalp yarasının tedavisi yoktur.
amerikan filmlerinde de sıkça rastladığımız korku.
(bkz: what women want)
erkeklerin %90'ının otuzuncu sınıf abazan dna müsveddesi olduğunu bilen babadır.
erkeğe vermiş bir baba ancak kızının erkeğe vermesinden korkmaz.

edit: lan ben neyse bir sey demiyorum.
kızının cinsel ilişkiye girmesinden korkan baba için aynı korku erkek evladı için yoktur. 1980 sonrası(acaba buda mı 12 eylül'le bağlantılı) kızlarında evlilik dışı ilişkiye sıcak bakması ile, bu zihniyet türkiye'deki ataerkil yapılanmayı yıkacak güce ulaşmıştır, sırtına ''haydi evladım, gençlik bir daha ele geçmez..'' diye vurulan gençlerin bakire olmayan bir kızla evlenmesi düşünülümezdi ama günümüzde fibonacci sayıları kadar karışık olmayan matematik işlemleri yüzünden ataerkil yapılanmada büyümüş bu gençler istemeselerde kendileri gibi bakire olmayanlarla evleniyorlar...
Biraz iç burkan detaydır.
kızı olmayanlar bu duyguyu bilemez. bayağı iç burkan detaydır. baba için en sevilen ve en hayırlı evlat kız evlattır ve ayrılığı çok zordur.