bugün

bir şarkı sözüdür. ya da şiir mısrası.
babamı o kadar çok seviyorum ki. tam bir aile babasıdır. güveni temsil eder. o yanımda olduğunda dünyanın en güçlü adamı benim gibi hissederim. beni çok sever bende onu ama iş bunu göstermeye gelince orada bocalarız işte. hep içimde olan bişey var durduk yere evdeyken ona sarılmak isterim. ama bunu yapamam. küçükken sarılırken çok resmim var babama. ama şimdi bunu yapamıyorum çok garip bi durum. o da aynı şeyi bana karşı hissediyor mu acaba? şehir dışında okuyorum ben. ayda bir gelirim eve ve gideceğim günü hasretle beklerim. çünkü babamla öyle bir sarılırız ki. hiç konuşmadan. o kendine dikkat et oralarda der sarılmasından anlarım. bende kendi çok yorma sana ihtiyacımız var derim sarıldığım da hiç konuşmadan o da bunu anlar. boğazım düğümlenir evden çıktığım da kızacağını bile bile bi sigara yakarım. onun camdan beni izledini adım gibi bilir fakat dayanamam yakarım işte. ama siz ne olursa olsun gösterin ona sevginizi bi sarılmayla yada bi gülüşle...
11 yıldır görmediğim düşünülürse baba kelimesi bile düğüm düğümdür boğazımda.
çok enterasan bir şey babayla olan ilişki. sanırım onlar kızlarıyla daha iyi anlaşıyolar; ama yine de severim ben babamı. bundan yıllar önce,lgs yi kazandığım vakit, beni ağır abilerin takıldığı bir mekana götürüp, orta şekerli bir kahve söylemişti. yavaş yavaş imiştim kahveyi, sırf babamla daha çok vakit geçirebilmek için. yani düğüm düğümdür baba sevgisi boğazımda...
Bende çok isterdim babam bana sevgisini göstersin. Ama olmadı işte. Zaten şuan ağlamamın sebebide bu. Bana ettiği hakaretler, sevgiyi yalnız maddiyat olarak görnesi, onun kölesi olduğumu düşünmesi... Daha pek çok şey var. Babamı bu hale getiren arkadaşlarının Allah belasını versin, Babamın hakaretlerini kaldıramıyorum artık, çok ağır geliyor. Ağlıyorum yine ağlıyorum....
baba-oğul ilişkisi için ayrı bir anabilim dalı oluşturulası gerektiğini gösteren başlık.
babamla aramız iyi degildi veya ben öyle sanıyordum benim asiligim onun mesleginden gelen otoriterligi, ciddiyeti.. her gece kavga ederdik olmasa ne olacak bizim çilemizi hep annem çekti derdim ama öyle degilmiş işte 21 aralık 2014 tarihinde canımdan can gitti o güvendigim, nasılsa babam var eder, halleder, açıkta kalmayız dedigim koskoca dag gitti. bayramda öpülecek elim yok, tüm hatalarımdan köpek gibi pişman olup sarılıp özür dileyecegim öpüp koklayacagım babam diyecegim bir babam yok, ehliyetimi aldım trafige çıktım yanıma oturtup sahile giderken bilsem bile şuraya nasıl giderim tarif etsene babam diye soramıyorum dikkatli git yavaş sür demiyor sadece yanından geçerken dualar edebiliyorum beni görüyor, duyuyor ama sesini duyamamak çok koyuyor. en çokta ilerde kendisi gibi şerefiyle, namusuyla evine para getiren karısından başkasına yan gözle bile bakmamış, orospuya orospu bile demeyecek kadar edepli terbiyeli işten çıkar çıkmaz evinin yolunu tutan bir adamla karşılaştıgım zaman beni kimden isteyecekler, kim kızını gelinlikler içinde görmek istemez? ilerde evlenirse bir fiske bile vururlarsa gider agzına namluyu sokarım demişsin nerdesin babam? ben seninle dansetmeyeceksem, karşılıklı göbek atamayacaksak ne anlamı kaldı?