bugün

(bkz: kirk yasimdan sonra kalbime ilham)
(bkz: memlekete destan oldum)
(bkz: dunya genis idi simdi daraldi)
harbi anadolu insanı. bir insan nasıl olurda okul okumadan, devamlı köyde yaşayarak ve en garibi görmeden bu kadar derin olabilir sorusunun cevaplanamayan adamı. koyun kurt ile gezerdi fikir başka başka olmazsa cümlesiyle neden böyle olduğumuzu çok basit sade bir şekilde anlatabilme yeteniğine sahip. ne denebilir ki. saygıyla önünde eğiliyor ve ruhuna içten fatiha gönderiyorum.
izmir bornova da adı bir okula verilmiş halk sanatçısı.

(bkz: aşık veysel görme engelliler ilköğretim okulu)

(bkz: cuk oturmak)
lafı gedigine koymakta cok basarılı olan büyük halk aşıgı.
onunla ilgili bir anı:

bir gün sivas valisi ve bir hakim asık babayı ziyarete gitmisler. asık baba bunları sofrasına davet etmis. gözüne bir sey takılan hakim asık babaya -fermuar acık manasında-''ahırın kapısı acık kalmıs asık baba''der.. bunu duyan asık veysel hic bir tepki vermeden fermuarını yukarı ceker.bir iki hos besten sonra sıra misafirleri yolculamaya gelince hakim:asık baba aha geldik aha gidiyoruz birseyler calıp söylede nesemiz yerine gelsin diyince asık baba fazla dayanamaz ve lafı yapıstırır:
''ee ne diyeyim senin gibi hakime gelir gelmez gözünü diktin s.kime''.bunu duyunca yaptıgı hatanın farkına varan hakim asık babanın eline sarılır ve helallesir.
ha bir de "açıkalan" köyünde değil, "sivrialan" köyünde dünyaya gelmiştir. (#10999)
kim okurdu kim yazardi
bu dugumu kim cozerdi
koyun kurt ile gezerdi
fikir baska baska olmasa

efendim bu düşünceye diyalektik diyoruz ve günümüz düşünüşünde çok önemli bir yer tutuyor. salt son cümle bile "fikir özgürlüğü" ortamının önemini belirtmeye yeter. iki cümlesinden birinde türklüğe hakaret, dış mikhrak kaynaklı fikir, vatan haini deyip ondan sonra da "aşık veysel gibisi var mı ya" diyen insanlar için o kadar üzülüyorum ki...
türkiye'de unutulmayacak sayılı insanlardan bir tanesi. kendisini rahmetle anıyor ve bize bu muhteşem sanat eserlerini bıraktığı için saygılarımızı sunuyoruz.
"her kim ki olursa bu sırra mazhar
dünyaya bırakır ölmez bir eser"

demiş, mazhar olduğu sırlarla ölmez eserlerini dünyaya bırakmış gönül insanı, hakk aşığı. hakkında beşeri akılla söylenecek her söz eksik kalır. tüm insanlık ve başta anadolu insanı bu güzel ve berrak görüşlü insanı anlamaya çalışmalıdır.

Allah birdir Peygamber Hak
Rabbül alemindir mutlak
Senlik benlik nedir bırak
Söyleyim geldi sırası

Kürt'ü Türk'ü ve Çerkes'i
Hep Adem'in oğlu kızı
Beraberce şehit gazi
Yanlış var mı ve neresi?

Kuran'a bak incil'e bak
Dört kitabın dördü de Hak
Hakir görüp ırk ayırmak
Hakikatte yüz karası

Binbir ismin birinden tut
Senlik benlik nedir sil at
Tuttuğun yola doğru git
Yoldan çıkıp olma asi

Yezit nedir, ne kızılbaş
Değil miyiz hep bir kardaş
Bizi yakar bizim ateş
Söndürmektir tek çaresi

Kimi ne çeker dilinden
Hem belinden hem elinden
Hayır ve şer emelinden
Hakikat bunun burası

Şu alemi yaratan bir
Odur külli şeye kadir
Alevi Sünnilik nedir
Menfaattir varvarası

Cümle canlı hep topraktan
Var olmuşuz emir Haktan
Rahmet dile sen Allah'tan
Tükenmez rahmet deryası

Veysel sapma sağa sola
Sen Allah'tan birlik dile
ikilikten gelir bela
Dava insanlık davası

AŞIK VEYSEL
ala gözlü benli dilber
bir gün gelsen bize doğru
seni sevdim can ü dilden
çekme kendin naza doğru

ne pervam var ne de perdem
sanma beni hali bir dem
söyler seni teller her dem
kulak versen saza doğru

aşıka zülfüdar isen
gülşende güle zar isen
hakikatli bir yar isen
ben geleyim size dopru

gönülleri bir edelim
gayrileri biz nidelim
ikimizde bir gidelim
yürüyelim ize doğru

bir gün için feryedı zar
bülbül eder her dem seher
aç sinemi gel gör ne var
arttı derdime yüze doğru

kafi derdim bir dert katma
veysel'i yabana atma
kerem eyle çok uzatma
kavuşalım yaza doğru.
Kim okurdu kim yazardı
Bu düğümü kim çözerdi
Koyun kurt ile gezerdi
Fikir başka başk'olmasa.

felsefi açıdan çatışma olgusunu bir dörtlükle yalın bir biçimde anlatabilir.
bu gün ölümünün 35. yıldönümü olan büyük halk ozanı.
son türkmen dervişlerinden
sivas topraklarına ulaştığımda heyecandan tir tir titrediğim,

her bir sivaslıyı hemşerisi olmasından dolayı feci kıskandığım,

tam da o anda mp3 çalarda pentagramdan uzun ince bir yoldayımı açıp

kendimce içimde minik bir anma töreni yaptığım,

ağzından çıkan her bir cümleyle bir kez daha vurulduğum,

müzesini gezmeden ölmeyeceğim diye söz verdiğim,

şahsımca sahip olduğumuz tartışmasız en değerli sanatçı.
italyan asıllı Amerikalı gitarist Joe Satriani'nin professor satchifunkilus and the musterion of rock isimli 2008 yılı albümünde bir parçaya ismini vermiş Türk Ozanıdır.
(bkz: andalusia)

(bkz: joe satriani)
içindeki insan sevgisi, doğa sevgisi, bu kadar mı güzel dile gelir bu kadar yalın bu kadar etkili...
türküleri çoğu kez insana dur bi bakalım ben ne yapıyorum bütün bunlar neyin savaşı dedirtir..
dünyayı görmeden benimde köyüm olan o yerden çıkmayarak, insan nasıl bu kadar bilebilir dedirtir..
insanın içinden çok şey söylemek gelir ama öyle güzel sözler bırakmıştır ki üstüne konuşmak bile çok zor..
saygı duymayanına asla saygı duyulmayan insan.
Kayıplarına değil notalara ağlayan bilge kişi.
Anadolu' nun orta vilayetlerinden bir köyde, yavaş yavaş güneş batmaya hava kararmaya başlar. Karanlık iyice çöker köyün üzerine. Evlerden birinde bir kadın ve adam yatma hazırlığı yapmaktadır. Erken yatıp yarın sabaha, güneş ışığına erken uyanacaklardır. Adam üzerini değiştirir, yatağına yönelir. Evin penceresinden, karanlık bahçeye vuran ışıkta, ağaçların arasında bir gölge belirir. Kadın pencereden dışarı bakar ve gülümser. Kadının sevgilisi bahçededir. Tam sözleştikleri gibi, sözleştikleri saatte ve yerde adam onu beklemektedir. Kadın kocasının uyuduğundan emin olunca, sessizce yataktan kalkar, üstünü giyer ve pencereden aşağı atlar.
Başka bir adam için kadın kocasını terk eder. Koşarlar iki sevgili, kaçıyorlar. Tarlaları ovaları aşarlar. Anadoluda bir köy nasıl koşmasınlar ki. Arkalarından onları kovalayacak onca şey vardır. Namus belası, töre cinayetleri, yoksulluk, cefa, korku.
Arkalarında bunlar varken nasıl durabilirler. Köyden uzaklaştıklarına iyice emin olunca soluklanmak için dururlar. Kadın duraksamayı fırsat bilip nefes nefes der ki " Evden çıktığımdan beri, ayakkabımın içinde bir şey var beni rahatsız ediyor" çıkartıp bakar ki ayakkabısının içinde bir tomar para. Kocası her şeyin farkında biliyor ki gidecek. " Beni terk edecek onca yıl çorbasını içtim, çamaşırlarımı yıkadı, ütüledi. Bana emeği geçti" Yaban elde muhtaç olmasın diye o yoksul köylü, bütün parasını; başka bir adam için kendisini terk eden karısının, giderek uzaklaşan adımlarını attığı ayakkabısının içine koydu. O güzel insanı, o onurlu davranışı sergileyen, o terk edilen adamı hepiniz tanıyorsunuz. Çünkü o bir dizesinde bize seslendiği gibi uzun ince bir yoldaydı ve gidiyordu gündüz gece .Şimdi sorarım size bu memlekette töre cinayetleri, kadına karşı uygulanan şiddet mi yakışır yoksa, Aşık Veysel gibi hayatında hiç kitap okumasa okuyamasa bile, kitap gibi hayat yaşayan adamlar mı yakışır?

Kaynak: Sunay Akın
http://www.youtube.com/watch?v=zribiFMJnEc
Selam saygı hepinize
Gelmez yola gidiyorum
Ne şehire ne de köye
Gelmez yola gidiyorum

Gemi bekliyor limanda
Gideceğim bir ummanda
Gözüm kalmadı cihanda
Gelmez yola gidiyorum

Eşim dostum yavrularım
işte benim sonbaharım
Veysel karanlık yollarım
Gelmez yola gidiyorum

(Ölümünden kısa bir süre önce oğlu Ahmet Şatıroğlu'na yazdırmıştır.)
Cumartesi günü ölüm yıldönümünde anılacak olan üstadtır.
aşık veysel şatıroğlu *

büyük halk ozanıdır. yeri doldurulmaz.

şaşar veysel iş bu hale
gah ağlayan gahi güle
yetişmek için menzile
gidiyorum gündüz gece.

saygıyla anıyoruz.