bugün

aşk eziyet çekildikçe daha da büyümez, büyük aşklar genelde eziyet çektirir. hatta ve hatta eziyet çektiren genelde aşk değildir,aşık olunan kişidir. aşkı doğru kullanmak, saçıp savurmamak önemlidir.
aşk canlıdır, ne hissettiğinizi ne düşündüğünüzü bilir, çok inatlaşırsanız sizden intikam bile alır.

(bkz: yazarların aşkla ilgili tespitleri)

acının kat kat kat olması durumudur.*

edit:başlık da başıma kalmış.
çok psikopatça bi eylemdir. insanın kendine yapabileceği en kötü şeydir. ama olmazsa olmazdır.
bir çeşit mazoşizm olsa da insanı olgunlaştırır, hayata başka bakmasını sağlar, aşk büyüdükçe eziyet artar ama bir noktada da azalmaya başlar. işte olgunlaşma da tam o anda...
fuzuli'nin,

"ya rab belayı aşk ile kıl aşina beni
bir dem bela-yı aşktan etme cüda beni"

diye tanimini yaptigi konu.
kişinin takıntılı ruh haline bürünmesidir o. aşkın büyümesi falan değil.
Aşık Veysele sormuşlar aşkı; oğlan kızı sever kavuşamaz aşk olur demiş...
akla,yüreğe,ruha hitabeden duyguya aşk derim ben.(akla derken akıllı birine aşık olabilirim de ben, ondan dedim)
o yan yana gelindiğinde acı veren aşkın düştüğü duruma düşmez.
acı veriyorsa aşk dediğiniz şey, bir düşünün derim.
içinde sevgi barındıran hiç bir duygu acı çektirmez.
iyi analiz edin duygularınızı da bir ruh hastasının oyuncağı olmayın.
yok öyle acı çektikçe büyüyen bir aşk.
haa mazoşistseniz bişşeycik diyemem.
onu her hatırladığınızda bir yerlerinize mandal tuuturabilirsin mesela.
acıya destek babında.
Bin yılın yalanıdır. En fazla on gün büyür. Sonra ohh be kurtuldum, hani nerde öteki kızlar, moduna geçilir.