bugün

içinden çıkılmaz bir durum olup, şu zamanda gerçek aşkın bulunması imkansıza yakındır. ah ulan ah, güvensizlik ne acı...
şair burada alacağı zamana kadar duyguludur..
doğru önermedir. zira hep ulaşıncaya kadardır önce sevgiliyi düşünmek*, ve tam da aşkın en yüksek noktası olması gerektiği düşünülen ulaşma elde etme* anında bu düşünceler kaybolur birden ve tamamen kendine odaklanır insan. evrimsel sürecin gereği romantik bünyelerin ızdırabıdır bu.
onu elde edene kadar geçen süreç çekici gelir o sürükler zaten. 2 yıl süründürür. koşarsın peşinden. ne zaman ki o sana aşkım der o zaman bozulur büyüsü. sonra da fazla naz aşık usandırır derler. büyüsünün bozulmasından iyidir.
iki farklı cinsin birbirine katlanma ihtimalinin bitmesine kadar olan süreçtir. bedenleri paylaşmayı; düşünceleri, birikimleri, heyecanları, ruhları paylaşmaktan üstün tutan erkeğin zaten amacı bellidir. işin masumluğunu bozmadıkça ilerleyen uzun ilişkilerin bağlanma kısmında eğer iki taraf da resmileştirmek isterse bedenler o durumdan sonra mevzuya dahil olur. kadınlar bedenlerini paylaşmak için güvenecekleri erkeği seçerken, erkekler için bu güven kadınlardaki kadar önemli değildir. o yüzden eğer kadın sonradan güvenmemesi inanmaması gerektiği kişiyle mahremini paylaşırsa, sonradan o pişmanlığı çeken tek kişi olur. erkeklerin kaybedecek şeyleri olmaması anlayışı da burdan gelir zaten. yani olayı sadece bekarete bağlamak yeterli olmaz. bu durumu sırf romantizm, daha çok bağlanma olarak algılatan ve kadını buna ikna eden erkekler de görmüşüzdür, işi bitince çekip gideni de. ikisi arasındaki farkı iyi ayarlayıp hangisinin doğru olduğuna karar veren insan üzülmez, sancı mancı da çekmez.

bedenin verdiği anlık mutluluklarla paylaşımların, anıların verdiği mutluluklar kıyaslanamaz. bunun bilincinde olan çiftin ilişkisi zaten sağlıklı gider. sadece elde etme güdüsüyle hareket eden bir insan zaten aşık değildir. aşk nedir onu da aşk başlığında baya uzun birşey yazmıştım hatırlamıyorum, o da çok göreceli bir kavram. ama sen yalnızca o kadını elde etmek, ulaşmak için peşinden koşuyorsan yaptığın basit bir gösteriden ibarettir. bozulan oyuncağının yenisini almışsın, tabiri caizse onu da bozarsın. milyarlarca var dünyadan. böyle düşünen erkek hayatı boyunca sevemez, sevilse de onu seven pişmanlığıyla kalır. oyuncak olarak gördükleri bir çok kadın olabilir, ama onlardan da vardır dünyada milyarlarca. kadına düşen iş, kendini oynatmamaktır. aşkın yarattığı sancı acı değil, heyecandan kaynaklı o tatlı karın ağrısı olabilir ancak.

bir kadınla sarılıp uyuyan erkeğin anladığını, amacı sadece seks olan veya bunu yapana kadar elde etmek için heder olan bir adam asla anlayamayacaktır. bu yüzden birine sahip olma sürecindeki sancı aşk değildir.