bugün

Aşk denen efsunlu hâli başlatan gözse; onu görünür kılan, yaşatan, büyüten de sözdür. Söz hem örter aşkı hem görünür kılar.

Aşk dile gelmek ister, söylenmek ister. Platon tam olarak ne demek istemiştir bilmiyorum ama platonik aşktan anlaşılan "sevdiğini söylememek"se buna itirazım var benim. Yeryüzünde söylenmemiş, sevgilin ve dahi hiçkimsenin haberi olmamış bir aşk var mıdır? Yahut ona aşk denir mi?

Aşk, bir çift göz, zifir saçlar, içli bir bakış mıdır? Yahut güzel pembe memeler, dolgun kalçalar, ince bel midir? insan bunlar için mi âşık olur?

Size bir sır vereyim mi? insan konuşabileceği birine âşık olur. Aşk fena hâlde konuşma arzusudur. Sevgililer durmaksızın konuşmak, isterler. Heyecanla, coşkuyla, gözlerini yıldız yapıp nehir gibi, ırmak gibi konuşurlar, anlatırlar. konuşacak bir şey kalmadığında, aşk biter!

o bazı başlangıçlarda olan susup bir şey diyememe donakalma durumu da gelecekteki nice konuşmalar için bir 'es'tir sanki.
Söylenmeyen şey unutulur. Üç beş yaşlarında yaptığınız yaramazlıkları anneniz, babanız, halanız, dedeniz o kadar çok anlatmıştır ki aklınıza kazınmıştır artık, yetmiş yaşına da gelseniz unutmazsınız. Oysa kimseye "kendinize bile- anlatmadğınız çok değil birkaç önceki bir olayı belleğinizin anımsaması çok zor olacaktır. Aşk, söylenmezse yalan olur, söner alevi.

Eğer sevgililerin konuşacak bir şeyleri yoksa ortada aşk da yoktur.

Aşkla olmadı mı evren, kelimelerle yaratmadı mı herşeyi tanrı? "kûn" demedi mi? adem'e en başta sözcükler öğretilmedi mi?
aşk kelimele yaşar, kelimelerle doğar, kelimelerdir aşk...
rahmetlik kazım koyuncunun bir şarkısında hatırlattığı gerçek. ne diyordu kazım

gemi mil ilen olur
sevda dil ilen olur.