bugün

AŞK, hiçbirzaman aşık olunan insanı ilgilendirmemiştir.
aşk, aşık olana ait ve ona ait kalması gereken bir duygudur.
aşk, bir kişisel evrim gibi düşünülmelidir.
aşk, insanın tavını bulması için ateşe gönüllü yürüme halidir.
aşk, aşık olunandan beklentisi olanın hissettiği alışveriş duygusuyla karıştırılmamalıdır.
aşk, ateşe tapıp, ona dokunamama halidir bir bakıma.
aşk, aşık olunanın seyreylediği ama müdahale edemediği bir geliş ve kaçış halidir aşık olanın.
aşık olunan bu ritüellerden hiçbirşey anlamaz, hatta çoğu zaman karşısında bir deli olduğu hissine kapılır.
aşkta, aşık olunana düşen görev, koza olmaktır.
aşk, aşık olunanın bedenini istila etmektir.
aşk, istila edilen bedenden, kendi gerçeğini yaratmaktır.
aşk, tanrıya yürümek, onun varlık ateşinden çalmaktır.
aşk, yaratılışın kor ateşini avuçlayıp, ateşten ellerinle kalbine dokunup, kalbinden sonsuz ateşin sınavı ile sadece sana ait bir totem yaratmaktır.
aşk, sadece ve sadece aşık olunanında, aşık olana aşık olması durumunda iki insanı birbirine tamamlar ki bu durum insanlık tarihi boyunca çok nadir yaşanmış ve iki tanrının elele verdiği bu anları insanlık destanlaştırmış ve asla unutmamıştır.
aşk, olduğu gibi, yokluğuna sarılmayı kabul ederek, çıkarsız, çaresiz ve umarsız yangınına yürümektir.