bugün

Yirminci yüzyılın önemli olduğu kadar tartışmalı yazarı Knut Hamsun’un otobiyografik ögeler taşıyan romanı "Açlık", kendini arayan ve bir yandan da mükemmel bir yazın ortaya koymayı amaçlayan genç bir yazarın açlık, yoksulluk ve çaresizlikle mücadelesini anlatıyor. Dostoyevski ve Zola’nın etkisini barındıran eser; bu genç yazarın Kristiana’da aç biilaç dolaşırken gerçeklik algısını yavaş yavaş yitirerek yabancılaşmasını, itibarını korumaya çalışırken bir yandan fiziksel ve zihinsel çöküşe sürüklenişini etkileyici bir dille okuyucuya aktarıyor.
knut hamsun' un genç bir yazarın insan ilişkileri ve yazma heyecanı arasında hayata karşı dik duruşunu anlatan başyapıtı.
(img:#2297573)
uzun süredir yapılamayan şeylere duyulan ihtiyaç.
yemek yeme isteği.
Valla heralde atom bombasından sonraki en büyük felaket budur ya. Yattım, gözümün önünden yarım ekmek köfte geçiyor, böyle güzel güzel dolanıyor etrafta.

Yediklerine say derler ya, doğru.

Yemek yemek çok güzel şey.
Gözlerimi açınca, eski alışkanlık, bugün için bir umut var mı düşünmeye başladım.

knut hamsun- açlık
Her Gün Dünya Nüfusunun Yedide Biri Yani 800 Milyon insan Aç Kalıyor.
knut hamsun (pedersen) in otobiyografik yanlarını öğrenince okuma zevki katmerlenen başyapıt kitabı. betimlenenlerin bu kadar okuyucuya geçme sebebi birebir tecrübelere dayanmasıdır. öyle ki romanın geçtiği kristiana (oslo) şehri, hamsun'un yazar olma hayaliyle bi gün aç bi gün tok, yazdığı makaleleir satarak günübirlik işlerde çalışarak epey vakit geçirdiği bir şehirdir. 2 kez bu şehirde şansını denemiş, doktordan kötü haberler aldıktan sonra o an bulnduğu amerikadan avrupaya dönmek için bindiği gemide kopanhag'a ulaşmaka karar kılmıştır. kopenhag'a varmadan kristiana'da geminin bir gece demirlenmesi kendine ilham geirmiş, o gece o gemide yazmaya başlamıştır bu romanı. kopenhag'da bir oda kiralayarak da bitirmiştir. taslağı ilettiği politiken gazetesi yazıişleri müdürü kendisiyle karşılaşmasını ''ondan düşkün pek az insan görmüşümdür. düşkünlüğü sadece elbisesinin yırtık pırtık oluşundan değil, o yüzü!'' şeklinde ifade eder. bu betim yazar tarafından romanda kahramanı tarif etmek için de sıkça ve ustaca kullanılır. hamsun bu romanın kahramanıdır, iyi bir yazar olmak için çektiği acıları yazmış, ve karşılığında iyi bir yazar olmuştur.
"...Açlığın bitmez tükenmez varlığı her yere, her şeye sinmişti..."

(iki Şehrin Hikayesi - Charles Dickens, s.44)
Sonuna kadar güzel kitapdı ama sonu beni tatmin etmedi.

Spoylır: sonu esnaf lokantasında bitiyor.
Türkiye'nin geldiği dip nokta.
sadece gıdaya ait olmayan fiziksel durum.

insanlar sekse, aşka, güvene, dostluğa... birçok şeye acıkmış olabilir. çoğunlukla bu açlığı giderirken daha da acıkırlar ama olsun.

unutmayın: “insanları açlık öldürmez, alışmış oldukları tokluk öldürür”
görsel
Knut hamsun'ın okurken açıktıran bi kitabı.
insanı kendi içindeki pisliklerden arındıran, dışarda önem verdiği manasız şeylerin manasızlığını görmesini sağlayan şey.
Dünya Sağlık Örgütü'nün kaynak kabul ettiği verilere göre fiili aç insan sayısı yıl sonuna kadar 840 milyona ulaşacak.

Bu sayı enerji ve gıda fiyatları yükselirse çok daha yüksek olabilir.

Dünyada yeni bir göç dalgası siyasal belirsizliğe yol açar mı? Olabilir.
Midenin asit salması sonucunda gıda bulamaması.
çoh köttü bijey, çoh köttü bijey. anliyörmüsun?
Üzerinde yaşadığımız şu gezegende şu anda 836 milyon insan fiziki olarak aç halde oldukları için hayatiyetlerinin devamı için gerekli olan protein ve yağları üretemiyorlar.

836 milyon, türkiye nüfusunun 10 katından fazla bir sayı. Hal böyleyken suriyeli edebiyatı yapan hükümet bütün bu açları neden doyurmuyor?

Çünkü onlar ...
insanın vücudunu yenileyerek, hasta hücrelerin öğütülerek daha sağlıklı bir vücuda kavuşmasını sağlama potansiyeli olan hal.
insanı hayatın gerçekleri ile yüzleştiren duygudur. Her sene açlıktan ölen, yüzbinlerce insan var dünyada.
anlık hissettiğim şeydir.
Rezil ötesi bir his.
3 gündür yemek yemediğim ama aynı zamanda acıkmadığım şu dönemde ne kadar masraflı bir şey olduğunu daha iyi anladım. Yokluğunda Cepten para çıkmıyor, iki saat ne yiyeceğimi düşünmüyorum, kurye bekleme derdi yok, bulaşık yıkama derdi yok, yemek sonrası ağırlık çökmesi yok, tuvalet ihtiyacı yok. Hayat kalitem olsaydı kesinlikle iki katına çıkardı.
knut hamsun romanı. sokaklara düşmüş aç bir insanın fiziksel, zihinsel ve sosyal hayatını müthiş bir gerçeklikle anlatan roman. bu kadar gerçekçi olmasının sebebi de kendi açlık zamanlarından alıntı yapmış olmasıdır şüphesiz.