bugün

tarihi bir gerçeklik. fakat yıkanmayı öğrendikten sonra açıldı adamlar. rönesans, reform, resterasyon... amına koydular ortalığın pozitivizm falan derken. (bizse modernizmi yaşamadan post-modernizmi yaşamaya çalışıyoruz) türklerin avrupalılara yıkanmayı öğretmesi tarihi bir kırılma noktasıdır.
sonra da çok yıkanınca pislikten kurtulacağını zannetmesiyle süren durum.
(bkz: avrupalıların 300 yıl boyunca kokarak gezmesi) * *
ingiliz bi arkadaşımla aramı açan hadise.

- şişt lan var ya, siz yıkanmayı bizden öğrendiniz.
+ ama bizde sizi çok pis siktik sonradan. yarı sömürge falan yaptık olm nerdeyse.
- ya git bi deyvidcim ya! biz olmasak hala cenabet geziyodunuz.
+ nedir yani? nasıl olsa öğrenirdik olm, zor bi şey mi? sıcak denizlere inince denize girerdik en olmadı.
- atma lan o rusların vizyonu!
+ ona bakarsan bizimde üzerimizde güneş batmıyo hafız! fıstık gibi d vitamini.
-...

o gün bugündür üç noktayım çocukla. ama yalan mı biz öğretmedik mi? niyet, ağza üç kere su, burna üç kere su, bütün vücudu toplu iğne ucu kadar kuru yer kalmayacak şekilde falan bunlar yalan mı, şaka mı, fıkra mı yani?
duşakabine işemeyide bizden öğrendi bu avrupalılar, sonracığma yıkanırken şarkı söyleme trendy oldu. avrupalılar rolling stone liriklerini ortalığa saçarken bizde müzeyyen senar yankılanırdı. konudan uzaklaşmayalım tabi yıkanmayı öğrettik avrupalılara ama öyle suyun içine gir debelen demedik elbette, götünüzü başınızı bol köpükle ovun dedik. suyun her pisliği temizlediğine inandırdık, ulan biz ne yaptık ya? dünyanın bu halde olmasının suçlusu türkler olabilir mi ?