bugün

kemal aytaç'ın eğitim üzerine "genel bir bakış" olarak belirttiği bağlamda hazırladığı bir araştırma kitabı.

arka kapağından(el emeğiyle yazıyorum):
baldıran hazırlanırken, sokrates flütle yeni bir ezgi öğreniyormuş. 'ne işine yarayacak?' diye sormuşlar. Sokrates, 'ölmeden önce bu ezgiyi öğrenmeye' demiş...

avrupa eğitim tarihi, eğitim alanında etkili olmuş birçok düşünür ve akımı özetleyen bir kitaptır. burada, ayrıntılara inilmeden fakat eğitim tarihiyle ilgili olarak genel ve bütünlüklü bir fikir sunulmaktadır. her şeyden önce eğitimin tek bir boyutunun olmadığı, birbirini besleyen birçok aşamadan geçerek günümüze kadar nasıl geldiği tezi didaktik biçimde özetlenmektedir.

antikler, eğitimi beden ve ruhun kusursuz bir uyumu olarak görürlerdi. plutarch'a göre iyi yetenekler, ciddi olarak işlenmezse, bozulur; tıpkı işlenmeyen bir tarlanın bozkırlaşması gibi... 17. yy'da fénelon, eğitime erken yaşlarda başlanmasının önemi üzerinde durur. yüksek yetenekli çocukları, psikolojik yönden doğru alışkanlıklar yoluyla erken yaşta sabırlı, dengeli, neşeli ve sakin tutumlu yapmak mümkündür. eğer bu yapılmazsa, çocuklar bütün hayatları boyunca kaprisli ve huysuz olurlar. montaigne, geleneksel ukala öğretmen tipi ile öğretim sistemini eleştirir. insan okul için değil, yaşam için öğrenmelidir, der. o'na göre, insanın ahlâken iyi olması, bilgili olmasından daha önemlidir. insan, latince ve yunanca öğrenmek yerine, bilge olmaya çalışmalıdır.

bilgileri halka yaymayı amaç edinmiş aydınlanma, pratik yönden topluma yararlı, akla uygun bilgileri esas almakta ve buna uygun düşen yeni bir eğitim ideali tespit etmek istemektedir. fransız devrimi'nin zorunlu gördüğü bu eğitim, zümresel bir eğitim değil; genel insan eğitimidir. Buna göre, herkes, mensup olduğu sosyal ve ekonomik menşeiye bakılmadan, eğitim ve öğretimde eşit haklara sahip kılınmış olmalıdır. karşıt bir görüş olarak ise rousseau, mevcut kültür gibi geleneksel eğitimi de hiç beğenmemektedir. mevcut eğitimin yetiştirdiği medenî insan (phomme civil), kendi içerisinde son derece sarsılmış ve bozulmuş bir tiptir.

belki de en iyi tanımı erasmus getirmiştir. erasmus'a göre eğitim ve öğretim yoluyla ulaşılan asalet, doğuştan getirilen ve bayraklarla süslenen asaletten daha üstündür.