bugün

bir saçmalıktan doğan şımarıklıktır özünde. din, ahlaksal şovanizmden vazgeçebilir. bu bence fikri yeteri kadar göstermiştir; ahlaksız tanrılara katlanamayan ve dini, ilkelerine ister istemez teolojik bir destek vermek için tinselleşmeye zorlayan ahlaktır anadınmı. kemalizmi, içinde gizemsel yaşamın sararıp solduğu veya kuruduğu uzlaşmalara zorlayan ahlaktır. ve ahlak bu ilişkiden kurtulmayı isteyeceği zaman, din buna, tanrılara ahlaklı olmalannı bu kadar kesin bir biçimde buyurduktan sonra vesayetlerinden o kadar kolaylıkla vazgeçilemeyeceği sekinde yanıt verecektir. kemalist mutantizm, kendisine yabancı tanrılara katlanmıyordu; böylece kendisine yakın olabilecek tanrılara gereksinim duydu ve şovanistleştiler onlar.

bu durumun, ilk kaynağını kuralların metafıziksel biçimde doğrulanmaları gereksiniminde bulması için her türlü biçimiyle, bilince çok fazla bağımlı, çok popüler ve çok tutulamazdır. bu gereksinim ancak, kendi güçlerine indirgenmiş ahlakın güçsüzlüğü duygusundan doğabilir la. ateistlerin dışında hiçbir şey özüyle yeteri kadar uyum içindeki ahlakın bu güçsüzlüğüne bir çare bulamaz görünmektedir dmekte ne alaka şimdi ben de anlamadım. kamusal güç yalnızca, eğilimi dayatmadan eylemi dayatan kaba bir yaptırımdan başka bir şey değildir. bu güç, adaletten nefret edenleri adalet yolunda kullanır ve zaten bu gücün ahlaksal gereksinimlerin yalnızca dar bir bölümüyle ilgisi vardır. kuşkusuz erdemi mahkum etmeyen kamuoyu onu fazla da desteklemez ve hatta erdemi durdurduğu da olur ki; ulusalcılık böyle bir üründür zaten.

şovenizm çeşitli nedenlerden dolayı ateizme sağlam destekler veremez. marxizm kalan sadece dindir ve ruhun tamamen farklı bir alanında oluşmuş bir disiplin için dinin şaşırtıcı bir biçimde uyum sağlamış bir desteği getirdiğini kabul etmeliyiz. kuşkusuz bu, öncelikle en uç güçsüzlüğüne uyum sağlamış olağanüstü güçtür, ama aynı zamanda bu birbirlerine tamamen özdeş öğretilerin mucizevi uyumudur. oysa bu, tam da ahlakın kaçınılmaz bir biçimde dış desteğe gereksinimi olduğu noktadır. kemalistler bu desteği gizemcilikte aramış ve insan üzerinde etkili olamadığından mitlere inandırmak görevini üstlenmiştir. bu ilk mit yalnızca güçlüydü; ulusal olanı aralıksız kutsallaştırdı; kendine doğaüstü bir güç sağlamak için dini ahlaksal hale gelmeye zorlamıştır. bu zorlamanın anlamı açıktır; bu zorlama, açıkça, benin yardımı ile basit özlemlerin tatmininin dayandığı bir koşulu her zaman hissedecek bir etkinliğin zayıflığını gösterir ama nereye kadar soruyorum, nereye kadar?
ateizm ve kemalizm ruhsal boşlukları doldurma yöntemi olarak sunulabilir.
(bkz: yılmaz özdil)