bugün

prof. dr. mahmud esad coşan'ın islam dergisi kasım 1992 sayısında sırpların boşnakları katletmesiyle ilgili yazdığı başmakalesi:

--spoiler--
Gazetelerdeki yazıları, yorumları dikkatle takip ediyorum; Sırpların Bosna-Hersek katliamları konusunda her kesimden, her zihniyetten yazarın ittifak ettikleri nokta, Batı'nın kendisinden beklenen medenî ve insanî görevini yapmadığı, ikiyüzlü siyaset güttüğü, "çifte standart" uyguladığı yönündedir. Tecrübeli ve meşhur bir büyükelçimiz bir yazısında şöyle diyor:

"Eğer roller değişse ve müslüman Boşnaklar, Ortodoks Sırplarla Katolik Hırvatlar'dan on binlerce kişiyi katletseler, 2 milyonluk bir kitleyi sürüp yurtlarına el koysalar ve 400.000 kişiyi de açlık ve soğukla ölüme terk etselerdi, Avrupa ülkeleri ve Amerika Birleşik Devletleri ne yaparlardı?

"Derhâl askerî müdahalede bulunarak kıyımı önlerler, yoğun insanî yardımla vahşetin kurbanlarının yaralarını sararlar, suçluları da yargılarlardı.

"Evet, tükenmeye yüz tutan hayvan türlerini bile koruyan Batı dünyası, Boşnaklar'ı korumamış, aksine ölüme mahkûm etmiştir."

Bilmeyenler de artık bilsin ki işte Batı maalesef budur, tarih boyunca böyleydi, menfaati oldu mu fırsatı ele geçirdi mi her türlü kalleşlik, gaddarlık ve hunharlığı yapar, ahdini bozar, kendi öz ahlâk prensiplerini bile ayaklar altında çiğner, insanlığın yüz karası olacak cinayetler işler, işkenceler yapar; insanları kazıklara oturtur, saman yığınlarında yakar. Onların ruh yapılarını hâlâ tanımayan, hâlâ onlarla birleşmeye, bütünleşmeye çalışanların ya hiç tarih ve kültür bilgisi yok ya da gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunuyorlar.

Batı'yı bu ruh ve kafa yapısına sahip hâle getiren en mühim faktör, sebep ve kaynak kilise teşkilatlarıdır. Kilise yerine göre doktorla, hastahaneyle, okulla, basın ve yayınla, barış gönüllüleriyle, misyonerlerle çalışır; yerine göre de engizisyonla, işkenceyle, zorbalık ve entrika ile harpler ve ihtilallerle, katliamlarla, devlet politikalarına nüfuz ederek, gizli ve âşikâr baskı metotları uygulayarak varlığını korumaya, nüfuz alanlarını genişletmeye gayret eder.

Bosna-Hersek katliamlarının Allah indinde asıl suçluları kilise teşkilatlarıdır.

Teşkilatları geniş, gazete ve mecmuaları sayısız, hayır kurumları çok, eğitim ve kültür müesseseleri hadsiz, paraları bol, nüfuz ve tesirleri geniş, itibarları fazla, politikacılarla ilişkileri sağlam, iç ve dış politikada çalışmaları ileri, müstakil devletleri modern, hatta milletlerarası organizasyonlarının dünya politikasına etkileri bariz; ama hiç kılları kıpırdamıyor, kulakları feryatlara karşı tıkalı, vicdanları kararmış, sanki kalpleri taştan. Çünkü Sırplar müslümanları keserek Hıristiyanlığa yardım ediyorlarmış. Bu islâm da ne biçim dinmiş ki her yere yayılıveriyormuş! Onu tanıyanlar hemen hidayete erip müslüman oluveriyorlarmış! Çare, kesmek, öldürmek, ezmek, bastırmak, kırmak geçirmek... Yazıklar olsun yirminci yüzyılda hâlâ böyle düşünenlere!

Böyle din anlayışı, böyle din adamlığı olur mu? Din zulme izin verir mi? Din ahlâksızlığı, ırza geçmeyi, masum ve bîçare insanları, kadınları, çocukları öldürmeyi caiz görür mü? iyilik yapmak, insanları sevmek, haksızlığa karşı çıkmak, zorbaya dur demek, mazluma yardımcı olmak ve mağdura merhamet etmek dinî duygunun temeli değil midir? Avrupa ve Amerika'da hiç mi hakikî dindar, dürüst, ahlâklı, gerçekten medenî insan kalmadı? Varsa niye vicdanları sızlamıyor, niye sesleri çıkmıyor? Niye bu vahşeti durdurmak için harekete geçmiyorlar? Niye mitingler düzenlenmiyor, protestolar yapılmıyor? Nerede, hangi din ve ırktan olursa olsun her hastayı ayırım yapmadan tedavi edeceğine dair yemin eden doktorlar? Nerede hür fikirli aydınlar, filozoflar? Nerede Türkiye Kürtlere zulmediyor diye hop oturup, hop kalkan politikacılar? Nerede eroinci bir kızları Türkiye'de hapse atıldı diye kıyamet koparan Batılı gazeteciler?

Tarih şahittir ki Türkiye'de, iran'da, Pakistan'da, Suriye'de, Irak'ta, Ürdün'de, Mısır'da... Asya'daki, Afrika'daki islâm ülkelerinde yüzyıllardan beri milyonlarca hıristiyan, huzur içinde yaşamış, hiçbirinde böyle vahşet, böyle katliam, böyle soykırım asla vukû bulmamıştır. Ancak savaşanla savaşılmış, hücum edene mukabele bilmisil yapılmıştır. Yine de bu esnada mallar, mülkler, kiliseler, din adamları, yaşlılar, kadınlar, çocuklar özellikle ve ihtimamla korunmuştur.

Ey müslümanlar! Uyanın, karşınızdakini iyi tanıyın, kalp ve kafa yapısını anlayın; gayrete gelin, gereken tedbirleri zamanında alın, dininize sımsıkı sarılın, onu cihan halkına doğru tanıtmak için çalışın, islâm'a hizmeti en başta gelen işiniz bilin; bakınız ve ibret alınız ki siz Hak dine bağlılıkta gevşediniz ama onlar batıl ve sapık yollarında nasıl inatla sebat gösteriyorlar. iman ve azimle çalışın ki bu sakim ve vahim zihniyet mutlaka munkariz olsun, tüm dünyaya islâm'ın güneşi dopdolu doğsun; iyiler kötülere, akl-ı selîm taassuba, vicdan hunharlığa, sahih iman batıl akidelere galebe çalsın, yeryüzü gülistana dönsün!
--spoiler--

http://iskenderpasa.com/8...92-96A0-54FD51456EF4.aspx