bugün

Nihat erim'in katili dhkp/c li terörist.

--spoiler--
1955 yılı istanbul doğumlu. Adem, Ziya, Barbaros, Özcan, Musa kod adları bulunuyor ama daha çok Musa kod adını kullanıyor. Dev-Sol’un ilk silahlı birlik üyesi. Cinayet, soygun gibi çok sayıdaki suçtan aranıyor. Bekaa Vadisi’nde bulunduğu sırada örgütün Ortadoğu sorumluğunu yaptı. Örgüt içi çatışmada Dursun Karataş ile birlikte hareket etti. istihbarat birimlerine göre, Tayfun Özkök son dönemlerde Karataş adına kararlar veriyor ve örgütte etkin konuma gelmeye başladı.
--spoiler--

gazetelerde hakkında en son çıkan haberler böyle. Ancak Kendisinin örgütü bıraktığı ve örgüt tarafından hain ilan edildiği de dhkp tarafından şöyle açıklanmıştır.

--spoiler--
Arslan Tayfun Özkök'ün,
9 Eylül 2007 tarihinden bu yana partimizle hiçbir ilişkisi yoktur!

14 Ağustosta Kıbrıs Rum Kesiminde yakalandığı basın yayın organları tarafından duyurulan Arslan Tayfun Özkökün 9 Eylül 2007 tarihinden bu yana, yaklaşık 11 aydır Partimizle hiçbir ilişkisi bulunmamaktadır ve buna bağlı olarak da bulunduğu yerler ve yaşamı, Partimizin bilgisi dışındadır.

2007 yılı başlarında, farklı görevlere hazırlamak için kendisiyle bir süreç başlatılmıştır.

Ancak bu değerlendirmeler içinde açığa çıktı ki, Arslan Tayfun Özkök, devrimci düşünceden uzaklaşmış, sıradan bir insan gibi düşünmeye başlamıştır. Burjuva bireyci düşünceleri savunabilen bir kişilik ortaya çıkmıştır.

Bu şekilde sıradanlaşan, bencilleşen, bireycileşen, pervasızca burjuva düşünceleri ve kültürünü savunabilen herhangi birinin Partimizde bırakın yönetici olmasını, sıradan bir üye olarak bulunması dahi kabul edilemez. Nitekim kabul etmedik.

Devrimci ölçüleri yoktur. Kendi statüleri kendi yaşamı onun için her şeyin üstündedir. Abartılı adaletsiz bir anlayışı çok rahatlıkla savunabilmektedir. Çifte standartlıdır. Bu anlayışla insan yönetmesi, sorumluluk alması, bir güce ve yetkiye sahip olması mümkün değildi ve çok tehlikeliydi. Çünkü bu tür kişiliklerin açık ki, kendi megalomanisi, statüleri, bireysel çıkarları için ezip geçmeyeceği şey, yapmayacağı adaletsizlik yoktur. Nerede kime hangi adaletsizliği uygulayacağı belli olmaz.

Bu sorunlar ve yaklaşımları, aylarca tartışılmış, o bu çabalara olumlu bir cevap vermemiş ve olumlu bir sonuca varılamamıştır. Bütün bu nedenlerden dolayı, 22 Temmuz 2007de Merkez Komitemiz tarafından Arslan Tayfun Özkök hakkında
bu zaafları, eksik ve yanlış düşünceleri taşıyan bir insan kesinlikle insan yönetemez, büyük sorumluluklar alamaz, yetki ve güç verilemez. kararına varılarak, tüm yetki ve konumu iptal edilmiş, pratik içinde yeniden denenmesine karar verilmiştir.

Ancak, Arslan Tayfun Özkök, böyle bir süreci yaşama cesareti, dürüstlüğü ve iradesini göstermeyip, bulunduğu yerden kaçmıştır. Tekrar gelmiş, düşüneceğim demiş, ve bir yere yerleştirilmiş, ve fakat tekrar kaçmıştır. Mücadelemizdeki zorlu süreçler, kimilerini çürütür, kimilerini çelikleştirir. Kahramanları yarattığı gibi, dönekleri ve kaçakları yaratan da zorlu, önemli, büyük kararlılıklar ve büyük fedakarlıklar gerektiren süreçlerdir. Tayfun Özkök, çelikleşenlerden değil, çürüyenlerden; kahramanlardan değil, kaçaklardan olmuştur.

Son olarak bulunduğu yerde gözaltında değildi. Düşüneceğim dediği için, kendisine bu fırsat tanınmış, barınma ve benzeri gereken imkanlar yaratılmıştır. Ama o buna rağmen, 9 Eylül 2007 günü, bulunduğu yerden kaçarak devrim ve örgüt saflarımızı terketmiştir.

Sonuç olarak; Arslan Tayfun Özkökün 9 Eylül 2007den bu yana yani 11 aydır Partimizle hiçbir ilgisi, ilişkisi yoktur. Dolayısıyla, Partimizde herhangi bir görevi, konumu olması da sözkonusu değildir. Açıkladığımız bu bilgilerle çelişen her haber ve yorum, yanlıştır.

Devrimci Halk Kurtuluş Partisi
--spoiler--