bugün

a milli takımımızın kaptanı arda turan'ın dün akşamki çek cumhuriyeti maçı sonrası "kırgın değilim ama annemi ağlatmasalardı iyiydi. biz ne paracı nede primciyiz. bazılarını asla affetmeyeceğim" sözleriyle kimi kastettiğini açıklama durumumdur.

(bkz: tümer metin)

şimdi olayların nasıl bu noktaya geldiğini anlatalım...

milli takım kafilesinde yer alan futbolcuların (burak yılmaz hariç) alacağı yok. arda turan'a "primlerimiz ödenmedi, hocaya iletir misin" diye ricada bulunanlar doktor, masör, malzemeci, aşçı olarak çalışanlar.

arda da bu takımın kaptanı olduğu için doğal olarak, fatih terim ile konuşmaya gidiyor. arda, personelin talebini ilettiğinde fatih terim'in cevabı "benim yapabileceğim bir şey yok" oluyor. bunun üzerine personelin hakkını savunan arda ile fatih terim arasında ilk elektriklenme yaşanıyor.

gelelim olayın nasıl bu denli büyüdüğüne...

fatih terim ile arda turan arasında yaşanan gerilimden haberdar olan tümer metin (ki kendisi yardımcı antrenör vasfıyla değil. futbolculara ağabeylik yapsın diye fransa'ya kampa götürüldü) bu olayı önce lig tv'de birlikte program yaptığı şansal büyüka'ya, sonrasında yakın ilişki içinde olduğu gazetecilere servis ediyor.

olaylardan haberdar olan arda turan'ın moralinin dip yapması, hatta işi toplu fotoğraf çekiminde yer almayacak kadar ileri boyuta taşıması; hocası fatih terim ile yaşadığı gerilimden değil, ağabeylik yapması gerekirken böylesine önemli bir zamanda kampın içini yangın yerine çeviren tümer metin'in ihanetinden kaynaklanıyor.

şöyle bir toparlayalım isterseniz...

evet, arda'nın "biz paracı, primci değiliz" sözleri yerden göğe kadar doğrudur. olay tamamen geri plandaki personelin "haklı" olarak içerideki alacaklarını istemelerinden kaynaklanmıştır.

son noktayı şöyle koyalım....

burak yılmaz'ın türk futbolcular içinde parayı en çok seven isimlerden biri olduğu, bu işin içinde olan herkesçe bilinir. ancak aynı kişiler, burak'ın ay-yıldızlı forma altında böyle çiğliğe tenezzül etmeyeceğini de bilir. zira dünkü basın toplantısında hürriyet muhabiri ali naci küçük'e, "keşke yazmadan önce bana bir sorsaydın be ağabey" diye sitem etmiştir.

arda turan'a gelince, yaşam standartları ve milli takıma verdikleri ortada. eğer paraya önem verse, vakti zamanında yarı fiyatına atletico madrid'e imza atmaz, diğerleri gibi türkiye'de servetine servet katardı. unutmadan, ispanya'da futbolcuların kazançları üzerinden yüzde 43 vergi ödediklerini hatırlatalım.

burak yılmaz'ın dünkü maç sonu dediği gibi, üzmeyelim birbirimizi! hele mevzu ay-yıldız olduğunda...

not: tümer metin konusu elbet yazılıp çizilecek, şimdi olmazsa turnuva dönüşü, bekleyin!
ardanın belki futbolunda formsuzluk olur ama adamlıgında olmaz. tümere gelince beşiktaştan fenerbahçeye nasıl gittigini biliyoruz. çarşınıda dedigi gibi beşiktaş çarşısı erkeğe küfreder
işte sen bu kadar zavallısın tümer.