bugün

vicdan sahibi bir insanı hüzünlendirecek görüntüdür. ne vakit otobana çıksam sahipsiz gazeteler, poşetler arabaların tekerleklerinin altında eziliyor. a.q ne sikime üzülüyosam, üzülüyorum lan işte. ya o poşetlerin gazetelerin de anası babası varsa biz anlamıyorsak.

(bkz: utanacağınızı bilsem yüzünüze tükürürdüm ama)
(bkz: ondan da anlamazsınız ki siz)
Pollyannalık da nirvanaya ulaşmaktır. Acil tedavi gerekmektedir. Alah Akıl fikir verir inşallah.
(bkz: olum manyak mısınız lan)
Kendini poşetin yerine koymaktır, "ya onun yerinde ben olsaydım" demektir, empati yapmaktır.

Ama Poşetle empati yapmayınız efendim. Lütfen. Hehe.
(bkz: ezilen poşet ve gazetelerin platformu)

kırmızı arka plan eşliğinde sarı bir yıldızın altına gazete ve poşet fotoğrafı da koyduk mu logo da tamam olur. sora da yallah taksimde miting düzenlemeye.

- ezilen poşet ve gazeteler kardeştir!
- ezilen gastelere karşı omuz omuza!
- okuma özgürlüğümüz ayaklar altına alınamaz!

öeh lan, ne kadar anarşist ruhluymuşum.*
(bkz: buraya acil psikiatrist gerek)
hızla geçen taşıtların rüzgarıyla içine hava doldukça hızla savrulur, usul usul yere doğru süzülür bu sahipsiz, kullanılmış atılmış poşet.. derken tekrar bir saldırı ve tekrar hoyratça hafifliği ve yorumsuzluğu suçmuş gibi fırlatır onu başka bir taşıtın yarattığı rüzgar. zaten yere ulaşsa da kaderi daha parlak olmayacaktır ama iradesine bağlı olmadan bu kadar hırpalanması insanı taşıtında ilerlediği ve bu poşetle karşılaştırdığı o kısacık sürede bile hüzünlendirmeye yeter.
kim bilir hangi evin hangi kilerinden çıkarılıp " al buna sar " denmiş, yahut hangi tekel bayiiden siyah poşet içinde çıkmıştır düşündürtendir. lastik altından gelen " harşık " sesi duyulduğunda bunlar akla gelir hep.*