bugün

arkalarında ki abi baba niteliğidndeki kendileri refah içindeyken-refah dediysek sürekli borç halinde apartman yapmaktır rahat anlayışları bu tiplerin- çocuğunun insanlığını kemikten eti sıyırır gibi söküp atmasını sağlayan insanların evlatları.

hiç bir suçu yok bu çocukların hepsi acz içinde. belki arkandan bazen yüzüne küfür eder para vermedin diye camına tükürür ama bunun sebebi içindeki kötülük değil yaşanmışlıklardır. sadece bir saat bir ışığın altında izleyin bu veletleri kafayı sıyırmamaları için tonlarca hap yutmuş olmaları lazım.

ha iyi davranılmış ha kötü davranılmış bir yerden sonra kesinlikle farketmiyor. duygudan arındırılmış bedenleri bir oyunun içine kaptırılmış geçim mücadelesi görünümlü sömürü içinde çok tan ruhlarını bir başka yere yollamış. yürüyen cesetleri gibiler aslında ama bildiğimiz zombi kavramına uymuyorlar. enerjikler hatta gereğinden fazla enerjikler.

komplo olayına gireyim biraz. içimizdeki o merhamet lambasını kırıp hepimizi hayvana döndürmek ve sonra eğitimli hayvanlar olarak yaşabilmek için kurulmuş bir tezgah sanki. kaç kişi gördüm. kafasını dahi çevirmiyor çocuğun olduğu yöne. yeşil yanınca basa gazıp sanki arabanın yanında havada uçuşan bir torba varmışcasına umarsız dikkatsiz gidiveriyor.

bir insan dilenmek için kötü durumda olmalı diye yerleştirilmiş bir sözlük anlamı var aklımızda. dileniyorsan mecbursundur. ya öleceksin ya dileneceksin ya da çalacaksın. dilenen bir kimse gördüğünde acırsın, acımanın sebebi iyi ki ben bu pozisyonda değilim iyi ki bu şekilde yaşamak zorunda kalmıyorum sevincinin ortadaki trajediye olan yansımasıdır.

lakin bu çocukların sayısı o kadar fazlaki artık insanlar acımıyor, görmezden gelmek normal bir davranış tipine dönüşmüş ve daha da kötüsü karşında bir insan değil bir tehdit görüyor çoğu kişi. bana bir şey yapmadan ben ona yapayım düşüncesi yerim yerim yerleşmiş bünyelere.

bu diğer ilişkilere de tesir eden bir zehir. kız arkadaşına acımıyor annesine acımıyor gereki koşullar oluştuğunda... mutluluğun yerini korkuyla karışık adrenalin salgılama hastalığı alıyor.
hayatın zorlu yollarında erken kulvar tutmuş yurdum çocuklarıdır. kimisi kağıt mendil satar geç,nmek derdiyle kimisi cam parlatır kimisi garip bir halde bakar size ama nedensizdir bakışı.
zordur onları seyretmek seni götüren arabanın içinden. zira sen arabadasın ve onun kadar zor değil yolun ve o olamazsın istesen de. o ise sen olmak için canını verir kırmızı ışık her yandığında...
dilencilik turlerinden biri insani gercekten cildirtan babalari zoruyla calisan belki ilerde turkiyenin lideri olabilecek harcanan genc nesil
(bkz: kaygısızlar)
dilencilik yerine arabaların camını silen ve 1-2 kuruş kazanmak için çalışan çocuklardır.
-trafih ışığının kırmızı yanması ve araçların durmasının ardından hiç sormadan arabaların önüne atlarlar.
-ellerindeki bezle ya da cam silme sopasıyla camları silmeye başlarlar.
-bazen yaptıkları camı daha kirli hale getirmekten başka bir şey değildir.
-sürücülerin küfürleriyle karşılaşırlar ama asla yılmazlar.
-takdir edilmesi gereken bir iş gücü sergilerler.
-para alıp almamaları arabanın sahibinin kalbine bağlı bir şeydir.
-aslında çok tehlikeli bir iş yapmaktadırlar,canları tehlikededir.
-bazen kırmızı ışık çok hızlı yanar ve çocuklar paralarını alamadan,hızla uzaklaşan arabanın ardından bakakalırlar.