bugün
- erkekler ne işe yarar17
- askerliğe veda gecesi8
- ümmetçilerin azerbaycan düşmanlığı9
- seçme şansınız olsa hangi ülkede yaşardınız9
- fethullah gülen öldü mü sorunsalı18
- icardi190521
- içine şeytan girse ne yaparsın10
- türkiye cidden almanyadan daha iyi8
- 2 haziran 2024 küçükçekmece de çöken bina10
- iremga10
- anın görüntüsü11
- insanı zengin hissettiren şeyler11
- jose mourinho nun fenerbahçe ye transferi21
- magicovento17
- carlo ancelotti8
- albay kemal13
- artık yazmayacağım8
- kılıçdaroğlu'nun kuracağı partiye isim önerileri16
- albay kemal'in yazdıklarıni okumamak9
- jose mourinho62
- iq seviyesi yükseldikçe tanrı inancının azalması9
- siyasal islamcıların aslında kötü olmaması18
- ateistlerin zeka seviyesi düşüktür18
- en çok sevişmek istediğin kimse11
- 1 haziran 2024 borussia dortmund real madrid maçı25
- arda güler10
- nihavend longa20
- true nickli yazar8
- bir erkeğe nasıl aşık oldunuz10
- en objektif siyasi parti9
- sokak kedilerine örgütlü saldırı başlayacağı gün9
- türkiye akp lidir akp'li kalacaktır13
- kadir mısıroğlu'na bir söz bırak14
- kizil kara14
- kadir mısırlıoğlu seven mhp'li sorunsalı15
- 1 metre 55 santim balonu ağzına alan kız12
- eskorta 220 bin lira gönderen adam9
- barbara palvin'in aldatılması15
- tecavüz ettiği kızlarını müge anlı da arayan baba18
- magicovento cesurluğu17
- erdoğan'ın mülteci sevdası19
- enes kanter'in cemaate 110 milyon dolar vermesi27
- beli açıp kot şort giymek10
- ahmet uğurlu8
- sözlüğün en güzel kızından aldığım iltifat11
- ağızdan çiş kokusu gelmesi15
- sağlık bakanının suriyeli rakamları12
- fenerbahçe seneye sistemi yenebilecek mi13
- galatasaray'ın en son kırmızı kart gördüğü derbi10
- dinci zekası8
annenin bütün kötülüklerden koruduğu ve hiç bir zaman kötülük görmediği çocuğuna kullandığı özel, güzel bir cümle.
'annesinin bir tanesinide hor görmesinler' diye kına gecelerin de dertli dertli söyleyip ağlatırlar herkesi.
'annesinin bir tanesinide hor görmesinler' diye kına gecelerin de dertli dertli söyleyip ağlatırlar herkesi.
2011-2012 döneminde öğretmenlik yaptığım okulda, çok sık aklıma getirdiğim sözdür.
okulumuzda kaynaştırma öğrencileri mevcuttu. . ben de o günlerde okulda yeni başlamış bir öğretmendim. böyle olunca öğrenciler, öğretmenin tepkisini ölçmeye çalışıyorlar. çeşitli yaramazlıklar yaparak acaba öğretmen kızacak mı, yumuşak yüzlü mü, diye öğretmeni deniyorlar. haliyle öğretmen de ilk zamanlarda otoritesini kurmak için sert tavırlar takınıyor.
başladığımın ikinci haftasıydı. derslerine girdiğim sınıflardan bir tanesinde çocukluğunda menenjit geçirmiş bir öğrenci vardı. adı yunus. durumunu bildiğim için yaptığı tüm yaramazlıkları göz ardı etmeye çalışıyorum. tabi öğrenci her şekilde öğrencidir, felsefesini hiç bir zaman unutmamalı. bir kaç defa böyle sürünce, yunus seni döverim, canını acıtırım, diye ikaz ettim onu. tabi bu sözlerim yunus için şeker sözlerdi. "bütün öğretmenler aynı şeyi söylüyor ama hiç de öyle olmuyor" diye bir de dalga geçmez mi velet.
ben göz ardı ettikçe o yaramazlıklarını artırdı.
en sonunda dayanamayıp, dersin ortasında yanıma çağırdım. hemen bir cetvel buldum.
-neden yaramazlık yapıyorsun, ben sana seni döverim demedim mi? diye sordum.
-öğretmenim hep diyorsunuz da, hiç bir öğretmen beni dövmüyor, dedi.
-görelim o zaman dövüyor mu dövmüyor mu, aç avucunu dedim.
ve avucunun içine, çok acıtmadığından hatta hiç acıtmadığından emin olduğum bir cetvel şaplağı indirdim. acımadığı için yunus yüzüme sırıtmaya devam etti ve "acımadı" diye güldü. o esnada sınıf da koptu, uğultular başladı. "bu sopayı attın attın, atamadın otorite gider enurchem" diye geçirdim içimden.
ve eline hızlıca bir defa daha vurdum. vururken cetvel benim elimi de acıttı. yüzüne bakınca ne kadar acı hissettiğini anladım.
şimdi acıdı mı yunus, diye sordum.
"acıdı öğretmenim" dedi, elini ovuşturarak.
yerine oturmasını söyledim ve sınıfa dönerek; öğretmen yumuşak yüzlü, döverim diyor ama dövmüyor gibi şeyler düşünmeyin. ben diğer öğretmenlerinize benzemem. yapacağım dediğim şeyi yaparım, dedim.
derse devam edebilecek halde değildim. göz ucuyla yunus a baktım. neredeyse ağlayacak. sınıfa hemen test verip, sessizce masama oturdum. yunus u seyretmeye başladım.
o an içimden şöyle bir düşünce geçti: " senin en sevmediğin insan bile annesinin bir tanesi."
gözlerim doldu. yunus a baktım. benim acımadan kıydığım şu öğrenciyi, kim bilir annesi nasıl bağrına basıyordur. ona kıyamıyordur, diye türlü düşünceler kafamdan geçti.
burnumun direkleri sızladı, ağladım ağlayacağım. usulca masamdan kalktım, yunus un yanına oturdum. kafası aşağı eğik, eline bakıyordu.
-çok acıdı mı yunus? diye sordum.
-acıdı öğretmenim, dedi.
-ama hak etmedin mi yunus?
-hak ettim öğretmenim, çok yaramazlık yaptım.
-e hep böyle mi olacak; sen yaramazlık yaptıkça ben sana hep vuracak mıyım? diye sordum.
-galiba öyle olacak öğretmenim, çünkü ben yaramaz biriyim. dedi
cevabına gülsem mi ağlasam mı bilemedim. nasıl sevimli geldi gözüme. elimi omzuna attım. sesimi daha da alçaltarak, yunus dedim, anlaşalım seninle; sen bir daha benim sözümden çıkma, uslu dur. sen uslu durdukça ben artı vereyim sana olur mu?
"olur öğretmenim" dedi gözleri parlayarak.
bana küsmedin değil mi? diye sordum.
"yok öğretmenim, ben yaramazlık yaptım, sizi üzdüm, iyi oldu" dedi.
başını okşadım.ikimiz de memnunduk.
ve yunus göz ardı edilebilecek yaramazlıkları dışında hiç yaramazlık yapmadı. dersime katılmaya bile çalıştı. arada bir halini hatırını soran okul müdürüne, "bu okuldaki en sevdiğim öğretmen, enurchem öğretmen" dediğini duydum. "beni hiç dövmüyor, dinliyor" diyormuş.
"bir öğrenci kazanmışsın enurchem" demişti müdürüm, yanıma gelerek.
en son ayrılırken de koşarak geldi yanıma, elimi öptü, sarıldık. ağladı kerata. sonra da servisine koştu.
arkasından bakarken aklıma yine aynı düşünce geldi.
"senin en sevmediğin insan bile, annesinin bir tanesi."
okulumuzda kaynaştırma öğrencileri mevcuttu. . ben de o günlerde okulda yeni başlamış bir öğretmendim. böyle olunca öğrenciler, öğretmenin tepkisini ölçmeye çalışıyorlar. çeşitli yaramazlıklar yaparak acaba öğretmen kızacak mı, yumuşak yüzlü mü, diye öğretmeni deniyorlar. haliyle öğretmen de ilk zamanlarda otoritesini kurmak için sert tavırlar takınıyor.
başladığımın ikinci haftasıydı. derslerine girdiğim sınıflardan bir tanesinde çocukluğunda menenjit geçirmiş bir öğrenci vardı. adı yunus. durumunu bildiğim için yaptığı tüm yaramazlıkları göz ardı etmeye çalışıyorum. tabi öğrenci her şekilde öğrencidir, felsefesini hiç bir zaman unutmamalı. bir kaç defa böyle sürünce, yunus seni döverim, canını acıtırım, diye ikaz ettim onu. tabi bu sözlerim yunus için şeker sözlerdi. "bütün öğretmenler aynı şeyi söylüyor ama hiç de öyle olmuyor" diye bir de dalga geçmez mi velet.
ben göz ardı ettikçe o yaramazlıklarını artırdı.
en sonunda dayanamayıp, dersin ortasında yanıma çağırdım. hemen bir cetvel buldum.
-neden yaramazlık yapıyorsun, ben sana seni döverim demedim mi? diye sordum.
-öğretmenim hep diyorsunuz da, hiç bir öğretmen beni dövmüyor, dedi.
-görelim o zaman dövüyor mu dövmüyor mu, aç avucunu dedim.
ve avucunun içine, çok acıtmadığından hatta hiç acıtmadığından emin olduğum bir cetvel şaplağı indirdim. acımadığı için yunus yüzüme sırıtmaya devam etti ve "acımadı" diye güldü. o esnada sınıf da koptu, uğultular başladı. "bu sopayı attın attın, atamadın otorite gider enurchem" diye geçirdim içimden.
ve eline hızlıca bir defa daha vurdum. vururken cetvel benim elimi de acıttı. yüzüne bakınca ne kadar acı hissettiğini anladım.
şimdi acıdı mı yunus, diye sordum.
"acıdı öğretmenim" dedi, elini ovuşturarak.
yerine oturmasını söyledim ve sınıfa dönerek; öğretmen yumuşak yüzlü, döverim diyor ama dövmüyor gibi şeyler düşünmeyin. ben diğer öğretmenlerinize benzemem. yapacağım dediğim şeyi yaparım, dedim.
derse devam edebilecek halde değildim. göz ucuyla yunus a baktım. neredeyse ağlayacak. sınıfa hemen test verip, sessizce masama oturdum. yunus u seyretmeye başladım.
o an içimden şöyle bir düşünce geçti: " senin en sevmediğin insan bile annesinin bir tanesi."
gözlerim doldu. yunus a baktım. benim acımadan kıydığım şu öğrenciyi, kim bilir annesi nasıl bağrına basıyordur. ona kıyamıyordur, diye türlü düşünceler kafamdan geçti.
burnumun direkleri sızladı, ağladım ağlayacağım. usulca masamdan kalktım, yunus un yanına oturdum. kafası aşağı eğik, eline bakıyordu.
-çok acıdı mı yunus? diye sordum.
-acıdı öğretmenim, dedi.
-ama hak etmedin mi yunus?
-hak ettim öğretmenim, çok yaramazlık yaptım.
-e hep böyle mi olacak; sen yaramazlık yaptıkça ben sana hep vuracak mıyım? diye sordum.
-galiba öyle olacak öğretmenim, çünkü ben yaramaz biriyim. dedi
cevabına gülsem mi ağlasam mı bilemedim. nasıl sevimli geldi gözüme. elimi omzuna attım. sesimi daha da alçaltarak, yunus dedim, anlaşalım seninle; sen bir daha benim sözümden çıkma, uslu dur. sen uslu durdukça ben artı vereyim sana olur mu?
"olur öğretmenim" dedi gözleri parlayarak.
bana küsmedin değil mi? diye sordum.
"yok öğretmenim, ben yaramazlık yaptım, sizi üzdüm, iyi oldu" dedi.
başını okşadım.ikimiz de memnunduk.
ve yunus göz ardı edilebilecek yaramazlıkları dışında hiç yaramazlık yapmadı. dersime katılmaya bile çalıştı. arada bir halini hatırını soran okul müdürüne, "bu okuldaki en sevdiğim öğretmen, enurchem öğretmen" dediğini duydum. "beni hiç dövmüyor, dinliyor" diyormuş.
"bir öğrenci kazanmışsın enurchem" demişti müdürüm, yanıma gelerek.
en son ayrılırken de koşarak geldi yanıma, elimi öptü, sarıldık. ağladı kerata. sonra da servisine koştu.
arkasından bakarken aklıma yine aynı düşünce geldi.
"senin en sevmediğin insan bile, annesinin bir tanesi."
güncel Önemli Başlıklar