bugün

şu karakter sınırına ilk kez takıldığımda o kadar üzülmüştüm ki. aynı zamanda panik de yapmıştım. sonra sonra alışıyor tabii insan. tecrübe kazandıkça öyle ya da böyle bir yolunu bulup başlığı oluşturabiliyor. ilkindeki gibi zorlanmıyorsun. ama bu sefer kastı be. her zamanki gibi başlığı sözlüğe yazıp acaba kaç harfle aştım diye kontrol ederken '17 karakter daha uzun' uyarısıyla karşılaşmamın ardından üşüdüğümü hissettim.

neyse işte. yaşadığım bu çaresizlik içerisindeki dakikaları paylaşmak istedim. aslında bunları yazarken asıl amacım, entrynin biraz daha uzun olmasını sağlamaktı. kızabilirsiniz. 'ulan ibne ne gerek var boş boş yazıp bize okutuyorsun' diyebilirsiniz. lütfen böyle düşünmeyin. şimdi bu yazı şöyle olsaydı;

- vay anam vay neler dönmüş serhat ya?
+ başlıkta kasılmış, yemekler yapılmış...

yüzlerce kişi okuyacaktı. hatta ve hatta istatistiklere bile girebilirdi. evet evet şaka yapmıyorum girebilirdi. örnekleri var yani. ama bu haliyle yüzlerce kişinin olduğu yerde sadece ve sadece 10 kişi okuyacak. ve siz o 10 kişiden birisiniz. bu yüzden kendinizi özel hissedin bence. istatistiklerle falan zaten işimiz yok bizim. eksiymiş, artıymış bunlar fani şeyler. sağımızdaki ve solumuzdaki meleklerin attığı eksi artılar ne durumda? hey gidi hey. onlar önemli. adları da vardı o meleklerin de şimdi hatırlayamadım. arçille şota gibi, böyle ne bilim ağza oturan isimlerdi. neyse unuttum işte.

yemek konusuna gelecek olursak, ki biraz geç geldik farkındayım, geçenlerde aklıma takıldı o da. gariban anam, ben kendimi bildim bileli izler bu programları. not aldığı defteri inceledim. yıpranmış, yazılar silinmiş, tarihi belge kıvamını almış. şöyle bir göz gezdirdiğimde ise aman allahım, köri soslu bilmem neler, başka bir şey soslu dana rostolar falan. öyle boş yemek yok yani. adları bile yeter. ama bakıyorum da 20 senedir evde pişenler hep izmir köfte, dolma, kuru fasulye ve benzeri aşina olduğumuz yemekler. riski sevmiyor herhalde. ondan olmalı.

o değil annem bi kuru fasulye yapar parmaklarınızı yersiniz yeminle. yanında soğan, turşu falan. aslında bu entryi okuyan 10 kişiye tadına baktırabilirim. hazır böyle biz bizeyiz. gayet samimi ortam oluştu. bence sorun yok yani. sevaptır da. zaten birçoğu da öğrenci evinde ikamet ediyordur. hallerini iyi bilirim. günlerce makarna yedikten sonra baklava gibi gider. hem sağ taraftaki adını hatırlamayıp şota diye hitap etmek istediğim meleğin de gözüne girmiş olurum böylelikle.
yanlıştır; yapar. ama altın günlerinde. bir defasında kendisini enselemişliğim vardı. çok fena azarlamıştım bize değil de ne idüğü belirsiz kişilere yeni lezzetler sunduğu içün.
o deilde söyleyince sen niye yapmıyorsun diyen modelide var. *
(bkz: annelerin ben onun aynisini sana yaparim demesi)