bugün

anneler birliğinin gizli gündem maddesidir.

çocuklar üzerinde bir korku imparatorluğu kurup bu şeekilde onları himaye altına alıp istedikleri şeyleri yaptırabileceklerini, sözlerini bu şekilde dinlettirebileceklerini sanıyorlar.

hayatım annemin beni korkutmasıyla geçti.

bu korkutmaların bir bölümü şunlardır;

-dışarıda yemek yeme zehirlenirsin (benim yaptığım yemek harici yeme)

-tabakta yemek bırakılmaz arkandan köpek kovalar yoksa (annenin yaptıgı her şey güzeldir)

-akşam olunca eve gel (annenin yanından ayrılma, büyüyünce bir kıza aşık olup gitme)

-terli terli su içme hastalanırsın (ben senin annenim ve senin iyiliğini isterim sözümden dışarı çıkma)

gibi sayısız örnek mevcuttur. süphesiz anneler birliğinin gizli gündemini bu maddeler oluşturur ve cocugu himaye altına almak için her şeyi evet her şeyi yapmaktadırlar.

çocuklar gelin örgüt olalım birleşelim ve annelerin korku imparatorluğu projesine bir dur diyelim !
Bozguna Uğramış Her Orduyu Seviyorum

Bu güne dek bunca yazı bize ne kazandırdı, kurduğumuz cümleler gerçekten de dilbilgisi ve hayatın kurallarına uygun mu acaba? Şimdi örnek bir cümle kuralım ve yüklemini, öznesini, sıfatını, zarfını, edatını, kılını, tüyünü ele alarak konuyu irdeleyelim.

Aklıma ilk gelen cümle çocukluktan beri en sık duyduğumuz, ana babaların da en sık kullandığı cümle olacak elbette "biraz daha büyü, ne demek istediğimi anlarsın"

Her şeyden önce, aynı temsil ettiği sistem gibi ; cümle devrik. Hatta cümle kayık bile diyebiliriz.

Her fedakâr Türk ailesi gibi devlete, millete yararlı, büyüklerine saygılı, örf ve ananelerine bağlı bir çocuk yetiştirmek zorun da hissettiniz kendinizi. Daha doğrusu, size öyle hissettirildi. Önün de bacak baca üstüne atamazdım. Bilinçli bir Türk ailesi örneği olarak bu zorunlulukların nedenini anlatırdınız, yine anlamazdım. O zaman kurardınız işte o cümleyi .Biraz daha büyü, ne demek istediğimi anlarsın. Büyüdüm işte hala anlamıyorum.

Okulu bitirince, iş güç sahibi olunca anlar nasıl olsa diye o umudu hep taşıdınız içiniz de.Bekara karı boşamak kolay gibi sizin ahlakınıza uygun, ama bana göre ahlaksızca bir laf yüzünden, evlenince davranışlarımın, düşüncelerimin değişeceğini bekliyordunuz. Hele bir çocuğum olsun, insan kendi etinden, kanından birisi için nasıl kaygılandığını, onu korumak için nasıl sıktığını, boğduğunu anlayacak, size hak verecektim. işte evlendim, çocuğum oldu. Ne demek istediğinizi hala anlamıyorum.

Size göre olgunlaşmamış, hayatı tanımayan asi bir çocuktum. Oysa ben hep olgundum ve hiç asi olmadım. Beni içine tıkmak istediğiniz çemberin farkındaydım yalnızca. Sünnet olunca akıllanır, askere gidince olgunlaşır, okulu bitirince memur suratlı, takım elbiseli, işi gücü dolar biriktirmek olan plaza hıyarı olur umudunu hiç yitirmediniz. Biraz daha büyüyünce babalarının ne demek istediğini anlayan, ama gerçekten anlayan, onların kopyası olma dışın da bir ideal taşımayan çocuklara gıpta ediyorsunuzdur şimdi. Onlar her Cuma camiye gider, hafta sonlarını tavernada geçirir ve Özal'ın dediği gibi nasıl geçineceklerini bilirler.

Ben önüme çizilen yolun dışına çıkmadım. Aksi gibi, o yolda yürüdüm hep. Sizi şaşırtan da bu oldu. Farklı, marjinal bir hayatım olsa bizim oğlan serseri çıktı der, kasadan çürük portakalı ayırır gibi alır, kenara koyardınız. Oysa tam da çizilen yolda ilerledim. Sünnet oldum , askere gittim , okulu bitirdim , iş güç sahibi oldum , evlendim , çocuğum oldu. Eeee, tam da sistemin için de, orta yerindeyim. Sistem beni kusup atmaz, onun parçasıyım. Ama yürüdüğüm yola bombalar bıraktığımı en önce siz fark ettiniz. Artık biraz daha büyü, ne demek istediğimi anlarsın diyemiyorsunuz. Ne diyorsunuz öyleyse??

Elbette içerideki tehlike , dışarıda ki tehlikeden daha tehlikelidir.Cümleye bak!! Ortaokul Türkçe öğretmenim duysa, başını taşlara vurur. Vursun, seve seve yardım ederim ona.

Size en büyük darbeyi, kendi çocuğuma biraz daha büyü, ne demek istediğimi anlarsın dememekle vuruyorum. Çünkü ne demek istediğimi anlıyor. Ben de onun ne demek istediğini anlıyorum. Bir karşılıklı anlama hali, kahraman Türk aileleri için başlı başına bir felakettir.

Zorunlulukları değil, tercihleri önemsedim; olur olmaz yerlerde göğsüm kabarmadı, olur olmaz yerlerde aşağılık duygusuna kapılmadım. iyi bir öğrenci olmadım, çünkü kötü bir sistemin iyi bir öğrencisi olmaktı kötü olan.Kızını dövmeyen, dizini döver diyen bir anlayışa göre iyi bir babada değilim. Ama çocuğum benim ayak izlerimi takip etmek yerine, kendi yolun da yürümesi gerektiğini biliyor. Hem de, arkamdan gelenin bıraktığım bombalardan nasibini alacağının bile farkında.

Sistemin tam ortasındaki Truva atın dayım ve yalnız değilim. Gittikçe kalabalıklaşıyoruz o atın içinde. Hepimiz Bozguna uğramış her orduyu seviyoruz. Çare yok seviyoruz işte.

Ne demek istediğimi anlamayan bir sürü çocuk var ve hepsi de cümle kurmasını biliyor. Cümleler çoğalmasa bile, aynı cümlenin anlamı çoğalıyor sürekli. Bu daha tehlikeli!!

Canınız cehenneme demiyorum. Zaten cehennem sizsiniz. Biraz daha büyüye bilseniz, bir büyüye bilseniz ne demek istediğimi anlarsınız. Bu arada kenara çekilin bari. Truva atının içi gittikçe kalabalıklaşıyor, kenara çekilin.

Kenar size yakışıyor!!!



Altay Öktem'in "Hayat Bazen Çentiklidir" kitabından alıntıdır.
(bkz: anne ben anarşist oldum) *
(bkz: anne ben anarşist oldum) *