bugün

karmasik degildir.
kolay da degildir.
dönüp dönüp aynı yere vardıktan sonra; hala birilerinin bir yerlerine dokunmayı başarabilmiş şarkılar gibi -hiçbiryere- kısılmak sonra..

"rüya bütün çektiğimiz

rüya kahrım rüya zindan.."
Bir insanı anlamaksa eğer, doğru soruları sormaktan geçer. çünkü bazen anlatırken boşluklar bırakır insan, sorularla dolan boşluklar...
birini anlamak zor değildir, ona anlatmak istediğinizi ne kadar anlatabildiğinizi anlamak zordur.
an kökünden türemiştir.

yani, şu 'an'ı anlamak kastedilmiştir. anladığımız şey de zaten şu ''an''dır.

eksi editi: bilgi düşmanı seni!
anlamak

anlamak yok çocuğum, anlar gibi olmak var;
akıl için son tavır, saçlarını yolmak var...

(1983)

necip fazıl kısakürek.
(bkz: anladığını sanmak)
yolunun dinlemekten geçtiği eylem şeklidir.
aynı düşünce ve duyguları hissedebilmek.
aslında çok kolay olan ama hep zor olan eylem.
Teori olarak çok kolay, pratik olarak bazen nerdeyse imkansız. Bir de anlamadan ben seni çok iyi anlıyorum onunla ilgili en büyük hatalardan biri.
" ders almak değildir anlamak . tecrübe asla! kıyasla da varılmaz bu noktaya. sadece anladığının farkında olmaktır gereken. " alıntı
kiminle konustugumuzu bilebilmeliyiz. yalniz dile getirilen dusunceler degil o dusuncelerin nasil yapildigi da onemlidir. karsi dusuncenin nasil yapilandigini bilemememiz yanlis yerde durmamiza yol acar. yanlis yer tutmak, yanlis mudahalede bulunmaktir. yanlis yerden yaptigimiz her hareket ya hedefine ulasmaz ya da yanlis etki yapar. tenis oyununu bir an karsilikli bir iletisim olarak dusunelim. kendi sahamiza dusen topu en iyi karsilayabilmemizin yolu en dogru yerde durmamiz ya da en dogru yere suratle intikal edebilmemizdir.

dusuncenin nasil yapilandigini anlayabilmenin sartlarindan biri, dusunceden once. "kiminle konusuyorum?" sorusunun cevabini belirlemektir. turkiye'de demir yollarina olan ihtiyac konusunda karayolu tasimacilik sirketi olan birisi ile emekli bir makinistle tartistiginiz gibi tartisamazsiniz. kiminle konustugunuzu bilemezseniz, henuz askerligini yapmamis birisi ile yanasik duzen egitimi uzerine, supermarketlerin ne kadar gerekli oldugunu bir bakkalla saatlerce tartisabilirsiniz. bununla tabii ki dusunce aktarabilecegimiz insanlari sinirlamiyorum. yani bakkallarla supermarketleri tartismayin demiyorum. ancak bir bakkalla tartistiginizi bilmeniz size konuyu nasil baslatabileceginiz, nasil devam edebileceginiz ve nasil bitirebileceginiz konusunda onemli kolayliklar saglayacaktir.

karsi dusuncenin nasil yapilandigini anlayabilmek, one surulecek iddialari ve ozel tavirlari geregi gibi karsilayabilmek bakimindan da onemlidir. cezaevinde mahkum olarak bulunmus birisinin, cezaevinde gardiyan olarak bulunmus birisinden daha sert bir cezaevi tartismasi yapmasi anlayisla karsilanir.

eger niyetimiz anlamaksa, gercekten anlamak istiyorsak, kendimizi anlamak istedigimiz insan yerine koyabilmeliyiz. onun yerinde ben olsaydim?.. sorusunun sayisiz faydada sayisiz cevabi vardir. bu soru kadar etkisi sosyal hayatin derinliklerinde dolasan, insan iliskilerini duzenleyici bir guce sahip az soru vardir. her insana her olaya tamamen ve surekli kendi gozlukleri ile bakarak hayati cok katilastiran bunun icin de hep kirilan ve kiran insanlar az midir?ıı
anlayış göstermeyi gerektirmez.
''ben sanırım bu dersi anlamamışım,anlamıyorum,anlayamayacağım'' şeklinde cümle içinde kullanılabilecek kelimedir.
bazen cok zor olandir. anlatabilmekten daha zor olandir. anlamak istemeyene ne soylense bostur.
Anlamak yok çocugum, anlar gibi olmak var;
Akıl için son tavır, saçlarını yolmak var..

Necip Fazıl Kısakürek.
dokuzuncu nesil yazar. hoş gelmiş.
hayatım boyunca peşinde olduğum şey.
Kişinin olan biteni, söyleneni kendi kendince yorumlaması.
Yaptigim is sebebiyle cevredeki insanlar tarafından zorundalığa dönüstüştürülen durum. Arkadaş benim de anlamama lüksüm var. Bu hakkımı kullanmak istiyorum. Birini anlamamak istiyorum.
"anlamak" öl(dür)mektir...

şu halde:

"ağız tadını bozan ölümü çok hatırlayınız" [hadis-i şerif]
Tam anlamıyla gerçekleştiremediğimiz eylem. Başarabilsek geriye ne kalır ki zaten herkes anlaşılmayı bekliyor. Anladığımız an her şey bitecek herkes gidecek gibi geliyor.
anlamsızlaştırma ediminin ta kendisi... ludwig witgeinstein notlarında şunu der;

"Bir sözcüğün anlamı nedir?"

Başta son derece basit gibi görünse de devamında şu tümce gelir;

""Anlam"ın anlamını anlamak için "anlamın açıklaması"nın anlamını da anlamak gerekir."

Bunların hepsini bir yana bırakırsak "anlamak" olarak adlandırılan şey özünde, verili bir durumun içine girmektir. "Kitap" kelimesini işittiğimiz şey halihazırda verilmiş olan tanımı yinelemektir. insan ilişkileri açısından ele alırsak;

"Beni anlamıyorsun" diyen biri özünde şunu der;

"Kendime bir tanım yaptım ve sen bu tanımı öğrenmiyorsun"

Yani bu cümleye mağruz kalan kişi özünde anlamadığı iddia edildiği kişiye hayatının iyiliğini yapmaktadır.
görsel