bugün

hayatta bir anlam arama, nesneleri, kişileri, olayları, mekanları kısacası hayatı anlamlandırmak isteme, insanoğlunu insan yapan düşünce gücü, filozofların uğruna hayatlarını harcadıkları anlamlandırma sevdası.
insanın kendini ifade edecek bir anlam aramasıdır. çelişkiler ve boşluğun arasından dopdolu bir anlam çıkarmayı istemekle eşdeğerdir.
kişinin tutunacak bir şeylere ihtiyaç duyduğunun göstergesidir aynı zamanda. hele ki kişi onur, gurur, haysiyet, inanç, güven, özgüven, mutluluk gibi kavramları yeniden sorgulamaya başladıysa bir dönem hayatının her saniyesi bu anlam arayışıyla geçecektir. bu kavramlar eskisi gibi değildir artık, hepsine kafasında yeni yeni tanımlar oturtmak zorundadır kişi , kimileri yitirilmiştir, yitirilenler anlamsızlaşır belki fakat bir süre için, bir süre sonra yeniden tanımlamak zorundadır bunları çünkü hayatın içinde aktif olarak kullanmak zorunda olduğu kavramlardır her birisi.

geçici tanımlar yaratılır önce, idare etsin, en azından sorulduğunda cevap verilebilsin diye. arayış sürer, tek tek tüm kavramlar anlamını yeniden kazanır. eskisinden biraz daha farklıdır artık anlamlar... sonra genel bir anlam bulur tutunur ona kişi, ta ki o anlamda yitirilene kadar... sonrası kısırdöngü işte...
bize verilmiş hayatın tüm zamanını anlamakla geçirdiğimiz arayıştır. yaşamımız boyunca hep bir şeyleri anlama, kalıba oturtma çabası içindeyiz bize verilen ip uçlarıyla. düşünün hiç bilmediğimiz bir gezegende hiç bilmediğimiz bir insan bizi doğuruyor sonra bizi doğuran insanın annemiz olduğunu yaşadığımız yerin dünya olduğunu sonra bizim bunları yaşamamıza sebep bir tanrının olduğunu anlama çabasına girerek ilk anlam arayışını gerçekleştirmiş oluyoruz. küçük çocukların konuşmaya başladıkları ilk zamanlar soru sorması anlam arayışlarının ellerinde olmadan başladığının gösterdesidir. anlam arayışı iç güdüsel olarak insanlarda doğustan var olan bir arayıştır.