bugün

insanlar da dahil, oksijenli solunum yapan canlı organizmaların yaşamları için gereksinim duyduğu oksijenin dünya yüzündeki 'ana üreticisi'nin ormanlar olduğu, çocukluğumuzdan beri hep anlatılır-durulur.

oysa, kanadalı bilim adamları*, bunun doğru olmadığını, ekvator çizgisi boyunca devam eden yağmur ormanları ile kanada ve rusya'nın uçsuz-bucaksız tundralarındaki geniş yapraklı ağaç ormanlarının atmosferdeki oksijenin ancak %20-25 kadarını üretebildiğini, kalan %75-80'lik bölümün ise denizler, göller ve akarsularda bulunan, fitoplankton ya da alg olarak adlandırılan; fotosentez yapabilme yeteneğine sahip mikro-organizmalar tarafından üretildiğini söylüyorlar.

bu arada, parklarda sabah koşusu yaparak bol oksijen aldığını düşünenlere de küçük bir not;

ağaçlık alanlarda, oksijenin en az olduğu saatler sabahın erken saatleri imiş. nedeni ise oksijen üreticisi olarak bilinen ağaçların gün ışığı olmayan yani, fotosentez yapamadıkları saatlerde bol bol oksijen kullandıkları gerçeği.

edit : yazım kuralları.
(bkz: olacak şey değil)
algleri seviştirin, doğaya hayat verin.
algler olmasaydı, ne hayvanların, ne insanların, ne de ormanların olamayacağını ortaya koyan gerçek.

algler, oksijen üreterek dünyada hayatın başlamasında en önemli etkiye sahip olan tek hücrelilerdir. gerek suda hayatın başlaması ve nihayetinde su canlılarının evrimleşerek karaya adaptasyon sağlamalarını başlatan canlılardır.
(bkz: Haydi ağaçlar marangoza kampanyası)