bugün

Türk ekonomisinden kat kat büyüktür. Enflasyonun yükseltilmesi çalışmaları olan ekonomi.
muhtemelen kasım seçimlerinden sonra belirsizlik ortadan kalkacağı için yükselişe geçecek, dünyanın en büyük ekonomisidir.
Ülkemiz ekonomisi kan ağlıyorken çok da umurumda olmayan ekonomidir.
en büyük borç vereni çin halk cumhuriyeti olan ekonomi. abd'nin borçlarının %8,1'i çhc'nin elindedir. bu da gelecekte çin'in alacaklı bakkal gibi kapıyı çalması durumunda abd'nin anasını bellemeye yeterli olacaktır.
asil meselenin ekonomik buyume kadar issizlige care bulmak oldugunu gosteren ekonomidir.

yani ekonomi gercekten buyuk olur ama uc bes zenginin elinde olur. ne anladim ben boyle buyuk ekonomiden? yani mesela bill gates gidip 1 milyon cift ayakkabi mi alacak? ama issizlge cozum bulursaniz 1 degil 10 milyon ayakkabi da sattirirsinzi esnafiniza.
Amerikan vatandaslarinin iki adimlik yolu bile arabayla kat etmesi, her turlu seye para harcayarak yasamini surdurmesi ile yellenen ekonomi. Dunyanin en gelismis ekonomisi olarak gorebilitemizi koskoca kitayi henuz iki yuz-uc yuz yil once kesfederek gerine gerine yasamalari sagliyor.Kullanilmamis islenmemis kaynaklari sonradan bulmus, her bir seyin kesfedilmemis turunu dunyaya sata sata en basinda zenginlesmis, kolecilikle tekstilde ilerleme gerceklestirerek en onemli adami vakti zamaninda atmis, bu gunlerde de eski gunlerin bereketini orta dogu'da arayan ekonomi. Amerika sinirlari icerisindeki insanlarin, gundelik: su, yakit, enerji tuketimlerini gordukten sonra bu tuketimle 50-60 yil sonrasini merak etmemek elde degil.
işsizlik oranı, ekim 2009'da %10.2'ye yükselmiştir. son 26 yılın en kötü rakamı bu...
2009'un üçüncü çeyreğinde %3.5 oranında büyümüştür. yarın imkb'de etkileri görülecektir.
''geçmiş olsun'' dememiz gereken ekonomi.enteresan biçimde kongreden ekonomik yardımın geçmemesi amerikada da siyasetin ekonominin önüne geçtiğini gösteriyor.artık amiral battı oyunu misali önce amerikada şimdi avrupada fortis,dexia..sırayla çöküş yoluna girecekler gibi.
dünya kapitalist sisteminin bir numaralı olan ve hegemonik bir belirlenime sahip ekonomidir. 70'li yılların ortasından itibaretn yaşadığı geçici resesyon dönemleri ile sürekli bunalımlardan bunalım beğenen amerikan ekonomisi, son 30 yılda piyasayısı fetişist bir karaktere büründürürek ve ekonomisini hizmet sektörü ile savaş sanayi üzerisine kurarak geçici resesyon dönemlerine rağmen büyütmüştür. buna karşılık büyük büyüme yakaladığı dönemlerde dahi işsizlik ya çok az azalmış ya da kronik bir biçimde ekonomiyi sakatlamıştır.

günümüzde ise amerikan ekonomisine eskisine nazaran daha güçsüz durumda. yaratılan finans köpüğü ve likidite krzi uzun süre ekonomiye zarar vermiş, tek çözüm olarak ise ekonominin sürekli militarizasyonu izlemiştir. bu süreçte işlemeyince şimdi eski keynesyen politikalara geri dönüş sinyalleri vermekteler. 29 krizinden beri yaşanacak en büyük krize devlet müdahelesi ile etkisini azaltmak ya da en azından belirli bir dönem likidite krizi aşılına kadar ve ya ekonominin militarizasyon süreci hızlanana kadar ötelenmek istemekte. ne yazık ki emperyalist abd'nin ekonomisi bu süreci büyük olasılıkla durduramayacak. şurasını abd'li ekonomistler dahi kabul etmeye başlamıştır: "sanırım piyasanın görünmez eli kayboldu." haftalık çıkan bir amerikan ekonomi dergisinde çıkan bu ifadeler bir itiraf niteliği taşıyor. serbest piyasa hayalleri belirli bir dönem rafa kaldırılmış.

şimdi az önceki konumumuzu koruyalım. yaşanacak sürece baktığımızda abd ekonomisinin ve dolayısıyla empryalist hegemonyanın kırılacağını düşünmek çok zor. en azından olayın ideolojik boyutlarının var olması hegemonyanın içinden çıkılması zor bir fasit çember yarattığı netliğini bize kazandırıyor. aynı şekilde insanlığı çürüten emperyalist sistemin de, tekelci devlet kapitalizmi formunu bir süre yaşatarak ve devlet-sermaye ilişkisini gözden geçirerek bu fasit çemberi ekonomik alana taşıyor ve insanlığın daha uzunca bir süre çürümeye maruz kalacağı görülüyor.

diğer yandan ise tum bu duruma rağmen emperyalist hegemonyada yaşanacak boşlukların doldurulması büyük bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. artık bu noktada dünya işçi sınıfının ulusal ve uluslararası ölçekteki mücadelesi devreye girmesi gerekiyor. dünya birinci dünya savaşı öncesi ekonomik ve siyasal bunalım dönemine tekrar yol alıyor. süreç aynı şekilde, zayıf halkanın kırılmasına gebedir tabi bir iradi güç gösterlilrse.

sonuçta abd ekonomisinin yaşadığı yapısal kriz, öznesel bir kriz evrilebilecek boyutta olsa da şimdilik krizin ölçeği orta boyutta olduğu ve henüz sarı alarmın çaldığı görülebilir. elbette her kriz önce kırmızı alarma çalar, burjuvazinin korkaklığı bu kadar büyüktür. fakat doğayı sarsacak bir saate orta ölçekte uzak olduğumuzu bilmekte fayda var. abd ekonomisi de bu yüzden orta vaadeye kadar hegemonik gücünü devam ettirecek, alınacak önlemler bir süre daha işe yarayacaktır. ondan sonrası iradesel alanın işi, olayın nereye kayacağını hayat belirler.
şu an hızlı bir servet transferigerçekleştirilen ekonomidir. kriz falan hikaye.
kongreden 700 milyar dolar ekonomik yardım geçmezse,en hafif tabiriyle ''ayvayı yiyecek olan'' ekonomi.yardım geçerse de kriz sadece ertelenecek orası ayrı konu.