bugün

allahın hükümlerini bir kenara bırakıp, peygambere atfedilen uydurma hükümlerle asırlarca zılm ettiler, müslümanım diyen saf insana.
MAiDE 44. Biz, içinde doğruya rehberlik ve nur olduğu halde Tevrat'ı indirdik. Kendilerini (Allah'a) vermiş peygamberler onunla yahudilere hükmederlerdi. Allah'ın Kitab'ını korumaları kendilerinden istendiği için Rablerine teslim olmuş zâhidler ve bilginler de (onunla hükmederlerdi). Hepsi ona (hak olduğuna) şahitlerdi. Şu halde (Ey yahudiler ve hakimler!) insanlardan korkmayın, benden korkun. Ayetlerimi az bir bedel karşılığında satmayın. Kim Allah'ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.
(bkz: japonyada gençler robot yapıyor peki biz)
bu hükümler tek bir yere delalet eder. en adil hüküm adalettir. kastedilen mana şüphesiz budur.

aksi halde, inanç vasıtası olan tüm uhrevi kitapları, toplum içinde hukuk ikrarı bir kompozisyona dönüştürme çabasına girer bu durum.
kız çocuklarını gömüp taşlayan dindarsa...
devamındaki ayette, Allah'ın hükmü ile hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir, bir sonraki ayette ise fasıkların ta kendisidir buyrulmaktadır.
ittifak edilmiştir ki ayetler siyaset üzerinedir. aynı mesele üzerine 3 farklı hüküm olması bir ayrıntının göstergesidir.
Abdullah ibn abbas şöyle tefsir eder, ki kendisi peygamberin ona ayetleri anlaması ve tefsir ilmine haiz kılması için allah'a dua ettiği sahabedir:
bu ayetler şunu delalet eder: bir kişi kendi teferruatında iken, kendisi güce hakim ve haiz iken, yani Allah'ın şeriatı ile hükmedebilecek iken bir beşer şeriatını kabul eder ise bu kişi üç vasfı da taşır. kem kafirdir hem zalimdir her de fasıktır.
lakin bir insana müsaade edilmiyorsa, engelleniyorsa, buna gücü yok ise bu makamda bulunması haramdır. eğer makamda bulunuyorsa ve içinden Allah'ın hukukunu murad ediyorken bunu uygulayamıyorsa bu kişi fasık ve zalimdir. Erdoğan'dan bahsedeceksek işte bu onun yeridir bu meselede.
Fatih sultan mehmet'de kafir oldu demek. Malum devlet islerinde o da pek takmiyor allahin hukumlerini.