bugün

çiftlik bank örneğinde bir kere daha yaşanandır. bu kaçıncı? her zamanki numaralar:

https://odatv.com/allahu-...lar-turkiye-14031825.html

https://www.sozcu.com.tr/...kir-coskun/keriz-2287871/

yandaşlar neden aynı kuyuya bin kere düşüyorlar ama bir türlü uyanamıyorlar? görebildiğim kadarıyla sebepler şunlar:

1- eğitim seviyeleri düşük.
2- her cahil gibi kendilerini çok akıllı sanıyorlar (bkz: yobaz ve zeka). sorun şu ki kendilerinde gördükleri ve akıl sandıkları şey köylü kurnazlığıdır o kadar. aynen zübük filminde ibrahim zübükzade vaatte bulundukça her seferinde kanan mal karakterler gibi.
3- paragözler.
4- komplo teorilerine, dünyanın hali için basit açıklamalara (yalanlara) kanmaya meyilliler.
5- olan biteni anlamak için her şeyi kafalarındaki dini inanç kalıplarına uydurmaya çalışıyorlar. siyaset, ticaret, para işleri, toplum hayatı, özel hayatları fark etmiyor.
6- dini inançları var ama din bilgileri sadece bazı kalıplardan ibaret. misal kuran'daki çok tartışmalı baş örtüsü ayetini pek bir önemserler ama şu ayeti hiç ama hiç umursamazlar:

http://www.kuranmeali.org...urani_kerim_mealleri.aspx

son madde ile ilgili olarak, diyanet'in ayette geçmeyen "şeytan" kelimesini parantez içinde sokuşturması da tam bir namussuzluk örneğidir. tabi ayette kasıt illa şeytan olacak ki insan kılığında şeytanların yaptıklarına kimse dikkat etmesin.
yobaz hırsız
lütfen.
sebeplerinden biri "kalıplarla düşünmeye çalışmak" çabasının olduğu durumdur.

işte bir örneğini az önce yaşadık: yobaza link veriyorum, ilgili ayet kelime kelime tercüme edilmiş, şeytan filan geçmiyor, "aldatıcıların" allah ile aldatmasından bahsediyor ama yobaz hala "bilmem kaç tane tefsir okudum, hepsinde şeytan deniyor" diye itiraz ediyor!
genellemeler kötüdür. herkes kelimesi uygunsuzdur. biz kimseyi kerizlemedik.
Beklenenin yapılmasıdır. Bir insan bunun gibi dinden bahsedip, alllah kitap laflarını dilinden düşürmüyorsa eğer zerre kadar güvenmem ona. Her geçen gün ne kadar haklı olduğum bir kez daha kanıtlanıyor.
yobazların kısa yoldan zengin olma merakındandır. helal rızıkla pek uğraşmazlar.
Eksik iddia. Allah demeden de bazı yerlere yandaş olanlar kaldırılabiliyor. Burda kanmanın asıl nedeni rahat para kazanabilme hastalığı. Zira daha önce başka başka saadet zincirlerine de para kapatırmış olan sizin cahil, yobaz , kafası çalışmayan dediğiniz bu insanların asıl sorunu paradır. Peki bu örnekte hükümete yakın görünme ve Allahuekber sedaları ne içindir. Tabi ki güven kazanmak için . Ama kairos diye bi saçmalık da insanların parasını bayağı aldı bunları yapmadan.
Peki o zaman halk cahil değil mi veya paragöz değil mi? Paragöz evet, cahil mi bilmiyorum. Allahla kandırabilir misiniz, evet. Kaldırıldı , kandırılıyor ve kaldırılacak.
Peki insanlar paralarını buraya kaptırdıktan sonra biz şöyle mi diyecez: gerizekalı pis yandaşlara iyi olmuş, zaten cahillerdi. Yani ben cahil değilim ve akıllıyım ama insanların mağduriyeti karşısında onlara hakaret etmekten başka bir şey yapmıyorsam, ne işe yarar o ilim veya zeka. Bundan sonra insanlar ne yapmalı ki böyle mağduriyetler yaşanmasın diye düşünmek, insanların kaldırılmasından zevk almaktan daha haysiyetli bir tavır olur heralde. Selametle.
bir ortadoğu klasiği.
kimisinin makul itirazlarda bulunmasına vesile olan kerizleme vakasıdır.

devam etmeden önce şunu bir not edelim: (bkz: çiftlik bank dolandırıcısının imam hatipli olması)

öncelikle şunu itiraf etmek lazım: türkiye'nin yakın tarihinde bir çok saadet zinciri vakası olmuştur. bunların hepsi yandaşları veya dindarları dini motiflerle kandırma esasıyla işlememiştir. titan gibi pazarlaması dini motiflerle yapılmayan saadet zincirleri, keza daha eskiye gidersek dini motiflerle hiç ilgili olmayan banker faciası vardır.

açgözlülük, paragözlük elbette sadece dindarlara, yandaşlara özgü bir kusur değildir.

fakat sorun şu ki saadet zincirlerinin kahir ekseriyeti dini motifleri kullanarak işliyor ve söz konusu kesimi kerizliyorlar. söz konusu kesimin neden kolay hedef olduğunu ilk entrymde madde madde yazdım.

peki bunların güvendikleri kişiler tarafından dolandırılmasına neden seviniyoruz? işte cevabı: eğer söz konusu kesimin ilk entrymde belirttiğim tutumları sadece şahsi mali işleri için geçerli olsa eyvallah... değil sevinmek, üzülürüz bile... fakat madde madde saydığım zaafları, ülke siyasetini, dolayısıyla diğer kesimlerin haklarını, hayat tarzlarını, geçimlerini olumsuz yönde etkiliyor. ne desek, ne etsek laf anlatamıyoruz malum kesime. durum böyle olunca bunların başlarına gelenler bize ilahi adalet gibi görünüyor. ne yani? her yaptıkları yanlarına kar mı kalsın?
Bir mağduriyet vakasıdır.
Öncelikle insanların kandırılması gayet üzücü iken , bir de bu insanlara küçük düşürücü lakaplar takmak daha üzücüdür. Zira bir müslüman olarak yaşamında Kuranı referans alan insanlar için alaya almak ve lakap takmak pek uygun bir hareket olmasa gerek. (bkz: hucurat suresi) .
Ayrıca insanların kurandan uzak bir yaşantı sürdükleri, ne yazık ki kadın erkek ilişkileri üzerinden ve bir kaç ibadetten ibaret bir islam yaşantısına sahip olmaları belki de meselenin sorunudur. insanlar muhafazakarlaşmak yerine Kurana ve Kuran ahlakına sahip olana yaklaşsalar acaba bu tarz olaylar önlenebilir mi? Günlük yaşantı da , ekenomik hayatlarında veya siyasette kolayca insanlara kanmak yerine Allahın emri olan vahiy merkezli akletmek mi insanlar için çözümdür? Belki de insanlara çeşitli sıfatlar takmak yerine bu konular üzerine düşünülmeli.
ustaları 15 yıldır yol gösteriyor.