bugün

Allah'a sıfat yüklemek şirk koşmaktır diyen ancak Allah'in 99 isim anlam açısından sıfatından haberi olmayan kişi beyanıdr.
sabah sabah insanları güldüren mantık silsilesi. "allah her şeyi görüyor" demek de şirktir. çünkü diğer görenlerle allah'ı kıyaslayıp ona ortak koşmuş oluyor böyle diyen. hatta allah demek bile allah'a şirk koşmaktır.
Kanımca yanlış bir önermedir.

Genelde bu cümle insanlar zor duruma düştüğünde, çaresiz kaldıklarında kullanırlar.
Linguistik olarak bakıldığında doğrudur ancak mana boyutunda baktığımızda büyük kelimesi boyut ifade etmek icin degil de Allah'ın rahman sıfatı gibi bir anlamda kullanılmış olması bu önermeyi çürütüyor.
allah büyük değildir, allah en büyüktür .
şeytan vesvesesidir.
amelden çok niyet önemlidir.

bu sözün ne niyetle söylendiğini allah biliyor neticede.

boş bir önerme.
(bkz: zati sıfatlar)
(bkz: subuti sıfatlar)
(bkz: ağzı olan konuşuyor)

düzeltme: estetik
mecaz kelimesinden bi-haber kişi söylemidir. büyüktür lan büyük işte.
felsefeye sarıp konunun etrafında dönüp dolaşıp konuya asla girememekten kaynaklı zannın kişi tarafından doğru kabul edilip umuma ilanıdır aslında, ve doğru, şeytan vesvesesidir.
Bre boşboğaz biz allaha büyük derken boyut olarak demiyoruz(ki doğru olanı -allah uludur- şeklindedir) (bkz: allahuekber). Biz allah'tan başkasına ulu demeyiz, o hariç kimse karşısında eğilmeyiz. Biz yalnız ondan yardım dileriz. Çünkü ulu olan, güçlü olan(99a gider daha da gider bu) o'dur. Bir yoksula yardım ettiğinde allah razı olsun der. Çok cömertsin demez çünkü bilir cömertlik o'na mahsustur. Ha olurda sizi övmeye kalkan olursa dersin: cömert olan allah'tır. O bana bu duyguyu verdi ki cömertim. Biri ile güreşirsin yahut senin üzerine yürür ve sana karşı koymaktan başka çare bırakmaz onu alaşağı edersin. Senden aman dilerse gücüne karşı koyamam derse sen şöyle cevap vermelisin: la havle vela kuvvet. Diyeceğim o ki tüm güzellikler allah'a mahsustur. O, ona inanana yahut inanmayana bunlardan bahşeder ve onun yolunda kullanmamızı ister.
mutezile fikridir, allah ıslah etsin sabahtan beri sol framede gözüme takılıp duruyordu ne olduğunu anladığım için nedir diye açmadım inadımdan.

bu ve benzeri şeyleri ilk düşünen başlığı açan arkadaş değildir elbette, önce bunu bilmesi lazım.

bu tartışmalar yüzünden asırlar evvel boş yere nice kelleler gitmiş nice müslüman kanı akmış,

imam-ı azam da işte bu fikirde olanlar yüzünden zulüm görmüştür.

allah insana daima kendi evreni içinde seslenir,

allah insanı belli bir tabiat içerisinde yaratmıştır ve

kendisini de insana bu daire içerisinde tanıtır,

insanlar sınırlıdır büyüklük-küçüklük, hacim kütle gibi boyutlar insanların dahil olduğu yaratılmışlar zümresinin bazı özellikleridir

ve eskiden beridir bilinmelidir ki allah insanlara bildikleri insani bilgiler boyutunda belki bu boyutları biraz zorlyarak ama yine de bu boyutların içerisinde kendini tanıtır.

kıyamet henüz kopmamıştır,

insanların nasibine gaybi bilgiden az bir şey verilmiştir,

biz şimdi ahrete gitsek allah'ı gözümüzle görsek bile aklımız kesmeli ki allah'ın zatından bize bir şeyler hep gaybi kalacak.

allah'ın var ve bir olduğuna inandıktan sonra o'nun kuran'da ya da sünnette peygamber efendimiz'in andığı gibi zikredilmesi şeytan sağdan yaklaşıp da insanın aklına işte böyle vesveseler düşürse bile hiçbir beis ve mahzur meydana getirmez. siz mümin olarak sağlam durun yeter.

allahuekber türevinden zikirleri ve benzeri meseleleri olur olmaz şekilde sen allah'a şirk koşuyorsun gibi safsata bir cümleyle budamak islam'dan geriye hiçbir şey bırakmamak anlamına gelir.
osmanlı imparatorluğunun çöküşünü hatırlatan önermedir.

o zamanlarda böyle antik kuntik şeylere kafa yorulmuş. hep insanlar bunu dersek günahmı olur, bunu yaparsak haram mı olur derken bir bakmışlar ülke gitmiş amk.

kısa örnek olarak lağamcılar çıkardıkları kumları padişahın kontrolünde hocaların eşliğinde oturup tartışmışlar bu çıkan toprakları sağa mı atsak sevap olur sola mı atsak sevap olur diye. tabi 3 güne yakın bu tartışma sürerken ordunun yarısı gitmiş...

ne zaman medreseler bu tür antik kuntik olaylarla uğraşmış osmanlı perişan olmaya başlamış. ne zaman ilime bilime önem vermiş ilerlemeye başlamış.

bırakın bu işleri tanrı kadar büyük bir güç ki, diline değil kalbine bakar, niyete bakar, ne demek istediğine bakar...

hey yavrum hey...
değildir. bir şeyi betimlemek için illa zıtlıklara gerek yoktur. bir yemeği "çok güzelmiş/tatlıymış." diye betimlemek için illa iğrenç bir yemek yemenize gerek yoktur mesela.
her neyse, allah da elbette en yücedir, büyüktür. büyüklük kavramı elbette mecazi anlamdadır. ama bu mecazi nitelik, yaratmakla somut bir anlama dönüşmekte. insan acizliğin içinde kıvranırken, allah bir şeye "ol" der ve o da hemen oluverir. bu da allah'ın kudreti, büyüklüğüdür mesela. bir de siz bir insana, arkadaşınıza "büyüksün abi" derken kaçınız gerçekten onun bedenini kastediyordunuz?
islam dininin gerektirdiği tüm vecibelerde bulunan allahu ekber sözünün anlamını bilmeyen kişi saçmalaması.
(bkz: ibretlik tespitmiş kardeş)
o zaman bizde allah en büyüktür yada allah tek büyüktür deriz olur biter.
Kanımca yanlış bir önermedir.
Öncelikle niyet önemlidir.Şüphesiz allah büyüktür lakin allah en büyüktür demek biraz sakıncalı olabilir sanki başka büyüklerde varmış da bunlardan en büyüğü allahmış anlamı kattığı için sakncalıdır. O yüzden allah büyüktür demekte bi sakınca yoktur.
(bkz: harbi lan)