bugün

--spoiler--
kız: ben çıkıyorum anne.
anne: ayfer? kızım nereye bu saatte baban sorarsa ne diycem ben?
kız: arkadaşlarının evinde ders çalışcaklar yarın final var dersin...
-------------
baba: ayför nördee?
anne: seks yapmaya gitti. pompa...
--spoiler--
kızların söylediği en salak yalanlardandır. ders çalışma sonrası bu kitleye artık kız denmez.

--spoiler--
ders çalıştık ama donum ebrularda kalmış.
--spoiler--

(bkz: cem yılmaz)
ilkokul yıllarında ilk tecrübe edilmiş bir olayı aklıma getirdi.
sınıfta bir arkadaşın evinde buluşup ders çalışma modası almış yürümüştü o yıllarda.
ders çalışmayı sadece okulda ders dinlemekle yeterli olduğunu düşünen bana saçma gelen bu gariplik zamanla bir moda akımı gibi ve de arkadaşların imrendirici anlatışları karsısında yıkılmıştı gözümde.
evet bende gitmeli ve bir arkadaşın evinde ders çalışmalıydım. sınıfın ortadan üst çalışkanlarından olan ben sürekli davet edilmeme rağmen o zamana kadar hep reddetmiştim bu ders çalışmayı. her hafta davet edildiğimin rahatlığıyla kararımı uygulamaya gelmişti sonunda. evet kararlıydım arkadaşın evinde ders çalışmalı, neler olduğunu neler yapıldığını öğrenmenin vakti gelmişti. haftanın son günü olan cuma gelmiş beni bir telaş kaplamıştı ulan ya çağırmazlarsa zaten gelmiyo diye içten içe telaş yapmıştım. fakat beklediğim gibi sıra arkadaşım teklifini yinelemişti -kurtluu bu haftasonu bizdeyiz ders çalışcaz sende gelsene. hemen kabul etmemem lazımdı sanki öyle bir his kapladı içimi ama bir haftadır beni yeyip bitiren bu teklife artık ''eveet'' deme vaktim gelmişti. ''tamam, olur serkan bir aksilik olmazsa bende sizdeyim. saat kaçta?? gibi sözleşmelerden sonra cumartesi arkadaşta buluştuk yaklaşık sekize yakın ilkokullu olarak.

tahmininiz üzere hepimizde çanta çanta defter kitapla toplanma merkezi olan serkanın evinde buluştuk. klasik buluşma repliklerinden sonra toplanıp bir masaya herkes kitap, defter ve bilumum eşyaları serdik sermesine de olay acayip bişey arkadaş herkes eğdi başını önüne ev ödevlerini yapmaya başladı çılgın gibi. ula bu ne ne yapıyoruz dedim kendi kendime. fakat bunu görmek isteyen bendim ve katlanacaktım bu duruma. çaresiz haftasonu öğretmenin verdiği ödevleri yapmaya koyuldum. bir süre sonra serkan; ha bu arada serkan o zaman almanyadan kesin dönüş yapmış bir ailenin çocuğuydu. bize göre daha bir imkanı boldu. tabi onca kişiyi bulunca reklamını yapacaktı çakal. önce hepimizi odasına götürdü bilgisayarını açtı ve bilgisayar* oyunu oynayıp bize hava atmaya başladı. saatler geçmiş biz ona bakıp bizede oynatır mı lan diyorduk içimizden.
tabi bunca zaman sonunda vakit geç olmuş yada bunu bilen çocuklar olmuş olacak ki tek tek gitmeye başladılar. ama ben kararlıydım bir defa olsun o oyunu oynamalıydım. gözlerimi etrafa cevirince serkan ve benden başka kimse kalmamıştı. duruma ikimiz ayıkınca yemişim dersi kurtlu gel birazda mutfağı dolaşalım, bana yumurta pişirme makinasından ekmek kızartma makinasına kadar bütün araçları gösterdi. bir süre sonra aklına oyuncakları gelmişti koca bir kutu oyuncağı evin salonuna döktü askerler arabalar tanklar aman allahım..

oyuncakların içinde bir araba beni mest etmişti ulan böyle sürtünce vrooonn vrooon diye ses çıkartmazmı allaah tutmayın beni halleri var üzerimde halının üzerinde dört dönüyorum. bu arada ailesi eve dönmüş ve salonun koltuklarında beni izliyorlardı çok sonra farkettim bunu.
-kurtlu oğlum... dedi annesi
öyle bir sürüyorum ki arabayı duymam mümkün değil..
kadın defalar sonunda omzuma dokunup yineledi sözünü..

-kurtlu bak hava karardı annenler merak etmez mi seni?
ben hala arabanın çıldırtan sesiyle kafamı kaldırıp bi- cıkk dedim.
birbirlerine aile olarak garip bir bakış attıklarını şimdi hatırlıyorum.
neden sonra aklım başıma mı geldi nedir.-nee hava mı karardı geç mi oldu lan eve nasıl gideceğim telaşı aldı beni.
salakça saat kaç dediğimi dün gibi hatırlıyorum. saati bilsen ne oğlum geç kaldın gecenin yarısına kadar adamların kafasının içine ettin şimdi bencilce nasıl gidecem oh olsun sana.
annesine bir bakış attım arabaya son defa dokunup yere öyle sürttüm ki sanki ben gidince evde dolanacak hala. velhasılı el kelam eve gitmiştim gitmesine ama evden yediğim azar ve o karanlıkta eve gitme korkusu o yaşta beni hayli yormuştu.
sonuc olarak aklıma yer eden tarafı hep bu olur arkadaşa gidince ders çalışmak denilince.
şimdi düşünüyorum da ne gamsızca oturmuşum oynamışım yabancı birinin evinde salakmışım lan.
sakın arkadaşınızda ders çalışmaya gitmeyin kötü bir anı olarak kalır hep hafızanızda.
güzel yapılan planın ardından, babadan izin alınamayacağını düşündüğünde akla gelen kaçış işlemi.

- babacığım akşam arkadaşımda ders çalışacağım,
- asla olmaz çocuğum!
- neden babacığım?
- en son ders çalışmaya gittiğimde, sen ilk dersin meyvesi oldun da ondan... *
Genelde gençlerin ebeveynlerine söylediği , yalan olma ihtimali yüzde 80 olan aktivite.
--spoiler--
Kızlarının arkadaşlarına ders çalışmaya gitme sıklığıyla notları arasında ters orantı olduğunu farkeden baba, o ihtimali aklına dahi getirmek istemiyor...
--spoiler--