bugün

tool, dream theater ve benzeri grupların, şarkılarında bolca kullandıkları aksak ritmleri duyduklarında afallayan insanlardır.

ayrıca "kafası basmayan" lafı bir aşağılama değildir.

doğaldır çünkü klasik ritmlerle büyümüş kişiler bu modern stillere rastladıklarında piyasada epey bir fransız kalırlar. örneğin as i am'in konser versiyonunu dinlerken "aa ehe ehe adamlar kaçırdı ritmi." diyen de görülmüştür. ilktir, problem yoktur; soğuk su içince herşey geçecektir.

hatta bu kişi zamanla can sıkıntısı yüzünde masa ve sıraların üstüne tuttuğu klasik ritmini bile değiştirecektir.
müzikle yeni yeni uğraşmaya başlayıp aksak ritimlerle tanıştıysa asla moralini bozmaması gereken insandır. "iyi müzisyen" denilen kavramın %20 yetenek %80 çalışmaktan geçtiğini hep kafasında tutması, kesinlikle moralini bozmaması, müziğe küsmemesi gerekir. Çalışırsa yapacaktır..

o %20'lik yetenek faktörü gelecekteki iyi müzisyen ile gelecekteki virtüöz arasındaki farktır.

işin anahtarı uzun saatler süren sıkıcı ve acı verici antremanlar ve durmadan, usanmadan, pes etmeden keçi inadıyla çalışmaktır..

"ben yapamam" diye bir şey yoktur.

"ben yapmak istemiyorum" ya da "yapacağım" vardır..
trivium dinleyemeyen kişilerdir. kafa basacak ta birşey yoktur aslında, bunun kafa basmakla değil bu işle ilgili olmakla alakası vardır. belki çalamaz o ritmli parçaları; ama dinleyebilirler.
ritmde bir aksaklık sezip katılmayan insandır.
aksak ritimli şarkılar yazmak nedense progressive olmanın temel şartlarından biri gibidir. aksak ritim kullanmayan bir prog rock veya metal grubuna rastlamadım bu güne kadar. bu olayın bokunu çıkarmış gruplardan bir örnek vermek gerekirse; (bkz: sieges even)
as i am gibi yeni nesil osuruktan dream theater şarkıları dinleyenlerin ritm kaçtı zannetmesi son derece doğaldır. image and words, awake, scenes from a memory ile pratik yapılmalıdır, aksak ritmin tadını almak elzemdir.