bugün

herkes uyurken odalarını gezip, "nefes alıyor mu" diye tek tek bakıp o kontrolden sonra sabaha kadar emin olunur.

gün başlar, her şey normal devam ederken;
çalışırken belli saatlerde arayıp, sesini duyarak hayatta olduğunu onaylama isteği uyandırır.

onlardan gelen herhangi bir telefonla ekrana bakarken, akıl; evde cenaze törenine gidip,
gelen ses; "alo akşam gelirken şunu al" demesiyle obsesif kompulsif bozukluğuna bile şükrettirir.
Evet, bir gün gelip kapıya dayanacak. Ama ne zaman, sırada kim var bilmiyorum. Birkaç yakın akrabadan sonra aile bireylerinin gün geçtikçe durumlarının kötüye doğru gittiğini düşünmeme neden oluyor. Bazen diyorum ya ölüm var, nasıl olsa ben erken ölürsem üzülmeyin, sıkıntı yapacak bir durum yok diye teselli etmeye çalışıyorum ama insanların çocuklarının eğitim durumu, son birkaç yılda işlerin kötüye gitmesi, aile bireyleri arasındaki anlaşmazlıklar gibi konulardan dolayı epey yıprandılar. Bu süreçte sağlıkları daha da kötüye gitti diye düşünüyorum. Sağlık taramalarında sinyaller vermeye başlıyor. Bazen bir değnek olsa da her şey güzel olsa istiyorsunuz ama olmuyor. Bugün hayatınızın geriye kalan ilk günü, belki de onların sizinle geriye kalan ilk günü. Üzmeyin onları, küsseniz gidin sarılın, deli gibi sarılın. Eskiye sünger çekin, oturup konuşun. Hayat, kimseye kalmıyor.
(bkz: anksiyete) nedir?