bugün

yaş ilerledikçe her üyenin aileden sıyrılıp kendi ailesini kurmasının sonucu.

eskileri hatırlıyorum sözlük, babamın daha otuzuna yeni gireceği dönemler. amcamlarla ve dedemle aile ortamı vardı hala aralarında, birbirine destek çıkarlardı, ailelerdi sonuçta. ama şimdi her kardeşin birbirini umursamadığını, dedemi pek de sevmediğini görüyorum. ve özellikle kadınların rolü yüksek bunda, dikkat ettim de her kadın kendi ailesini savunup erkeğin ailesine laf söylüyor ve erkek de alışıyor zamanla buna ve sesini çıkarmıyor, bir süre sonra da karısı gibi düşünmeye başlıyor.

sonra kardeşler ve baba oğul arasında borç da neymiş? birbirlerine verdikleri paraları borç sayıyorlar. benim abim bana verdiği parayı borç olarak verse "s.ktir git lan y.rram." der geçerim, benden para istese son kuruşuna kadar veririm (şu anda zaten öyle, yıllar sonrası için de yani). ne bileyim be sözlük sadece bizim ailede bu durum böyle değil ki, hemen hemen her arkadaşımın amcasıyla babası birbirine uyuzdur zaten.

ben abimle hiçbir zaman öyle yabancı gibi olmak istemiyorum, annem ve babama hep yakın olmak istiyorum. ailem lan onlar benim! sonra, zaten fazla gösteremiyorum sevgimi onlara, yapım gereği dışarıdan sert biri olarak görünmek istiyorum. e onlar beni duygusal görürse sürekli şehir dışındayım, orada da üzüldüğümü sanacaklar. böyle dışarıdan sert ve güçlü görünmek en iyisi sanırım. daha doğrusu iki ucu boklu değnek! bir gün döndüğümde bir kişi eksilmiş olacak diye sürekli nefesim ağzımda, sevgimi göstermem gerek, doya doya sarılıp öpmem gerek...

sonra bir kadına kadın olduğunu hissettirmek çok zor sözlük, gördüğüm her kadında var bu istek. onları el üstünde tutmalısın, diğer kadınlardan daha iyi durumda olmalılar, en azından onlarla eşit durumda olmalılar. tanıdığım kızlardan anlıyorum, en iyi iki kız arkadaş birbirini kıskanabiliyor, anneler kızlarını bile kıskanabiliyor. çok adice di mi. ben öyle bir kadın istemiyorum işte. minik şeylerden de mutlu olabilelim istiyorum. zaten ben onu el üstünde tutarım, en güzel şekilde yaşatırım. ama o hep daha fazlasını istememeli.

neyse, konuyu iyice dağıttım ben. ben bu mükemmel insanlara gün gelip de uzak olmak istemiyorum işte, ne bileyim yıllarca görüşmesek bile yine de en yakınlarım olmalılar. karımdan sonra.
çocuklar büyüdükçe diyaloglar değişir, büyük meselelerde herkesin gerçek yüzü ortaya çıkar,o güne dek aile bireyleri gerçek manada birbirini tanımıyordur.
yalnızlıktır.
insan tek başına olabilir mi?
aynı evde bir başına.
işte ortada bir güvensizlik varsa bu mümkün.
yazık ki artık öyle çoğu ailede.
herkes kendi çapında takılıyor.
insanlar birbirlerine karşı duyarsız.
sorunlarını bile dinlemiyorlar.
oysa ev bir otel değil bir yuva.
o insanlar çok kıymetli.
dışarının ikiyüzlülüğünden , pisliğinden çıkıp geldiğinizde bir sığınak.
emek vermek,sevmek,
zaman ayırmak lazım.
bencilliği bırakıp empati kurmak lazım.
yoksa bu bozulmadan en çok hasarı biz alırız.
ruhumuz alır.