bugün

evet sevgili dostlar, gün geçmiyor ki bir klişemizi daha irdelemeyelim. bugünkü konumuz karpuz-peynir-yaz üçlüsünün türk insanının hayatındaki yeri ve önemi.

yılların eskitemediği bu söylem, adeta nesilden nesile aktarılan bir ananemiz, bir değerimiz. öyle sanıyorum ki; değiştirilemez, değiştirilmesi dahi teklif edilemez.
geçen hafta bir takım kişisel bakım zaruretlerim nedeniyle bakırköy' deki berberime uğradım. iki ortak, bir de çırak dükkanın bahçesine masayı atmışlar öğle yemeklerini yiyorlardı.
mehmet beni görür görmez seslendi.

- oo sid kaynanan seviyomuş, gel hele gel yemeklerin şahı burada.
+ hayırdır pekin ördeğimi yiyonuz ?
- o neymiş la, menüde karpuz-peynir var, yazın en güzel yemek bu bro. hem harareti alıyo, hem de şişkinlik olmuyo.

+ lan olum, arada bir fena olmuyo da, koca yaz karpuz-peynirle mi geçer!
dedim.
ama demez olaydım.
bir anda masada buz gibi bir hava esti. çırağa baktım, gözlerinde öfke okunuyordu, ürktüm.
sonra diğerine baktım, küçümseyen bakışlarıyla beni süzdü, karpuz dolu tabağa ustaca bir çatal salladı, koca dilim karpuzu ağzına atıverdi hoyratça... sanki çiğnediği karpuz değildi.
en son mehmet' e baktım;
- elleri titriyordu, yutkundu.
refleks olsa gerek, bir adım geriye çekildim.

görseniz analarına sövdüm sanırdınız.

neden sonra, mehmet; '' ağzının tadını bilsen, burnunun bilmem neyini yemezdin '' diyerek zoraki bir espriyle ortamın gazını almayı seçti. zoraki bir gülümsemeyle maskelediği bakışı, hala tehditkardı.

sanırım aklına, bir esnaf düsturu olan ''müşteri velinimetimizdir. saygıda kusur edilmez.'' ilkesi gelmişti.

+ öyle canım, esnaf adam ağzının tadını bilen adamdır eheh
diyerek toparladım, olduğu kadar.
ortamın normalleşme eğilimi rahatlatmıştı beni.

neyse memo, hava çok sıcak ben içeri geçiyorum, klima çalışıyo dimi? dedim.
çalışıyo bro geç içeri, az bekle geliyorum. dedi.
hemencecik uzadım.

o gün bir kez daha anladım ki; kati suretle halkın değer yargılarıyla alay edilmemeli, sorgulanmamalı. uyum sağlanmalı; hemfikir değilseniz bile;''elbette bro sonuna kadar haklısın denilmeli'' ben o gün bunu gördüm umarsız, bıçkın delikanlıların yüzünde...
o şen şakrak, yurdum insanının, bir anda dağ sırtlanına dönüşmesini canlı canlı izledim.

evet sevgili dostlar bugünlük bu kadar, başka bir klişemizde, görüşmek dileğiyle, esen kalın.
an itibariyle face de bihterin yapmış olduğu geyiktir.