öncelikle durun!
orospu çocuğu taksici hikayesi yok burada.

dışarı çıkmak için söz verilen bir akşamda yağmurun birden bastırması neticesinde, sözüm senettir denildiği için akşam dışarı çıkılır. esasında gidilecek mekan yürüme mesafesindedir ancak yağan yağmur adeta çeldirmeye çalışır gidilecek noktayı.

artan sağanak yağmurun caddeyi adeta fırat nehri'ne çevirmesi yüzünden karşı caddeye geçmekte kafada soru işaretleri yanar.

arkadaşımlarımdan biri, "cahil geçsene karşıya ne duruyorsun?" dedi.

ben: galiba yapamayacağım. dedim size evden çıkarken şişme bot alalım diye. baksanıza olm dere gibi akıyor cadde. yüzmem gerekiyor galiba. rafting yapsak yeridir.
+olm parmak uçlarında geçeceksin işte sen geç biz de geliyoruz arkandan!
-parmak ucu ne amk bale mi yapayım!? vaslav nijinski mıyım ben?
+taksi çevirelim mi?
-50 metre kaldı demedin mi gideceğimiz yere?
+ya işte hemen karşısı sayılır ama karşıya nasıl geçeceğiz?

taksi çevirilir. adama 50 metre öteye git diyemezsin tabi. bizi kahpe bizans'taki çocuğun dereye bırakılması gibi, taksici de bizi dere gibi akan caddede bırakır alimallah.

tam mekanın önüne geldik. taksiciye dedim tamam burası ama karşıda indir bizi.
taksici: e burda inin işte karşıya nasıl döneyim (yol çift şerit geliş gidiş var)?
-abi karşıya geçemiyoruz baksana suya. o yüzden çevirdik seni zaten.

taksici yakın mesafede kullanıldığını anlasa da yapılacak bir şey yoktu. 2 ileri 1 geri manevra derken geçtik karşıya.

bi daha siksen yağmurda böyle bir fantezi yapmam herhalde. yine de büyük konuşmamak gerek.
Ya parasi coktur, ya da öyle göstermek istiyodur, ineceği yerde de bir izlenim birakma çabası olabilir.
uf merak edenler var galiba. paramız çok. kıçımı dolarla silmeme ramak kaldı. artı kafa güzel entry. anlayış pls. sçs.by.